Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


Yalnızca muhtarın refakate alındığı arama hukuka aykırı olup bu aramalar sonucunda elde edilen delillerin hükme esas alınmasının da mümkün olmaması nedeniyle sanıkların beraatine karar verilmesi hukuka uygundur

YARGITAY

12. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2020/9315

Karar Numarası: 2023/2313

Karar Tarihi: 22.06.2023

HÜKÜMLER : Beraat

Sanıklar hakkında 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan kurulan hükümleri, katılan … vekilinin temyiz hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz eden katılan … vekilinin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığının 25.12.2014 tarih, 2014/1858 nolu iddianamesi ile sanıklar … ve … hakkında, 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçunu işlediğinden bahisle kamu davası açılmış olup, dosya Çanakkale 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/3 nolu esasına kaydedilmiştir.

2. Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığının 19.03.2015 tarih, 2015/740 nolu iddianamesi ile sanık … hakkında, 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçunu işlediğinden bahisle kamu davası açılmış olup, dosya Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/193 nolu esasına kaydedilmiştir.

3. Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 01.07.2015 tarihli ve 2015/193 Esas, 2015/383 Karar sayılı kararı ile dosyanın Çanakkale 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/3 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

4. Çanakkale 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.12.2015 tarihli ve 2015/3 Esas, 2015/627 Karar sayılı kararı ile asıl dosya yönünden sanıklar hakkında 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca beraatlerine, birleşen dosya yönünden sanık … hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 20.10.2020 tarihli ve 2016/56542 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

A. Katılan … vekilinin temyiz isteği;

1. Kararın kanuna ve hukuka aykırı olduğuna,

2. Sanıkların cezalandırılması gerektiğine,

3.27.08.2015 tarihli bilirkişi raporunun yeterli olmadığına,

4. Diğer temyiz sebeplerine,

İlişkindir.

B. Katılan … vekilinin temyiz isteği;

1. Beraat kararlarının yerinde olmadığına,

2. Diğer temyiz sebeplerine,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

A.Yerel Mahkemenin Kabulü

1. “Olay; Sanık …’ün İlimiz Eceabat İlçesi Arıburnu mevkii tarihi balıkçı barınağı yan tarafında üzerinde … ve 29-05-15 tarihli ibareler bulunan mezar taşını 2 parça halinde bulduğu, 1 hafta yanında bekleterek daha sonra sanık …’ya mezar taşını vererek, sanık …’nun da sanık …’tan almış olmasıyla 2863 sayılı Kanun’a ayrılık suçunu işlediği iddiasıdır. Birleştirilen dosyada sanık …’nun kullandığı adreste arama ve el koyma işlemi yapıldığı, sanığın belirtilen adresinde yüksek miktarda taşınır kültür varlığı tespit edildiği iddiasıdır. Asıl dosyada yapılan arama işlemi yasaya uygun değildir. Cumhuriyet savcısının hiçbir gerekçe olmaksızın verdiği arama kararı yasaya uygun değildir. Bu yazılı karara göre yapılan arama da geçerli değildir. Birleştirilen dosyada da sanık …’nun adresinde arama yapılmıştır. Ancak bu arama da yasaya uygun değildir. Cumhuriyet savcısının yazılı emrinde sadece makul şüpheden söz edilmiştir. CMK 119 maddesine göre hakim kararı olmaksızın arama yapılabilmesi için gecikmesinde sakınca bulunan hal olması ve bunun ayrıntısıyla ortaya konması gerekir. Cumhuriyet savcısı gecikmesinde sakınca olacak halden söz etmemiş, ne olduğunu açıklamamıştır. Bunun yanında kararda ne aranacağı da yazılı değildir. Kolluk birimlerince arama yapılmış, aramada CMK 119/4 md. sayılan muhtar veya ihtiyar heyeti üyesi veya komşulardan iki kişi bulunmamıştır. Bu arama işlemi tümüyle yasaya aykırıdır. Hükme esas alınamaz.

Diğer yandan davayla ilgili önemli bir husus suçun tanımlanmasıdır. Çanakkale Savaşlarıyla ilgili olarak hem 2863 sayılı Yasada hem de 6546 sayılı … Yasasında Çanakkale Savaşları sırasında kullanılmış nesnelerin kültür varlığı sayılacağına ilişkin bir kural yoktur. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasasının 6. maddesinde belirtilen eserler arasında Çanakkale Savaşları hakkında kural yoktur. Orada hiçbir tanımlama yoktur. 2863 sayılı Yasanın 23. maddesindeki tanımlar da bu olaya uygulanamaz, Çanakkale savaşları henüz 100 yılı yeni doldurmuştur. Bu maddedeki genel tanımla değerlendirme yapılamaz. Çünkü dönem ve koşulları uymamaktadır. Bu genel tanıma sokulamaz çünkü, bu durumda ortaya bilirkişi raporuyla veya idarenin tasarrufuyla suç oluşturma imkanı doğmaktadır ki bu da kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine aykırıdır. Zira önce yasada bir tanımlama yapılmalı, mahkemenin görevlendireceği bilirkişi bu tanıma uygun mu onu sorgulamalıdır ancak olayımızda yasada bir tanımlama yoktur. Genel ve başka tarihsel dönemlerle ilgili tanımlamalara Çanakkale Savaşları sırasındaki eserler de kıyas yoluyla sokulamaz, suç tanımına dahil edilemez. Ceza hukukunda kıyas yasağı da olduğu için suç oluşturan nesnelerin genel tanımının yapılması zorunludur. Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi hem suçun tanımını hem de cezanın tanımın gerektirir. Suçun tanımında objektif, kesin ve sınırları belli bir tanım olmalıdır. Belirsiz tanımlamalar TCK 2 maddesindeki ölçülere uymaz. Dava konusu olay yönünden objektif, açık, somt ve sınırları belirli bir tanım yoktur. Bu nedenle bu husus da mahkememizce dikkate alınmıştır.

Hem arama kararları yasaya uygun olmadığından hükme esas alınamaz hem de suç tanımlaması yönünden ortada net bir suç tanımı olmadığından TCK 2 maddesine ve evrensel kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine uygun olmayan durum vardır. Her iki nedenlerle sanıklar hakkında beraat kararı vermek gerekmiştir. Bu nedenlere ek olarak hem sanığın müze başvurusu vardır hem de objeler tescile tabi nesneler değildir, bu yönüyle de suç unsuru olamazlar. Bu nedenlerle de beraat kararı vermek gerekirdi.

Asıl dosya yönünden mezar taşı olarak tanımlanan objenin tarihi eser olarak değerlendirilmesi ile ilgili 2863 sayılı Kanun’da 6. maddesindeki tanımlarda tarihi eserlerle ilgili dönemlendirme ve objektif bilinebilir tanımlama yapılmadığı, hangi döneme kadar olan eserlerin tarihi eser sayılıp sayılmıyacağının açık ve net olarak belirtilmediği, Çanakkale Savaşlarının Kara tarihi itibarıyla 100. yıl kutlandığı bir zamanda savaşanlardan yaşayanın bulunabileceği, buna göre suç tanımının net olmadığı, mezar taşının 2863 sayılı Kanun’un 6. maddesindeki tanımlara uygun olmadığı, tarihi eser olarak değerlendirilmesinin objektif, önceden bilinebilir ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine uygun, kültür varlığı tanımının yasada yapılmamış olduğu, buna göre değerlendirmenin ve idarenin takdirinde ya da bilirkişi raporuna bağlı olduğu, bunun evrensel ilke ve insan haklarının temel ilkesi olan suçta ve cezada kanunilik ilkesine uygun olmadığı değerlendirilmekle sanıkların üzerine atılı suçtan CMK 223/2-c maddesi gereği ayrı ayrı beraatlarına karar vermek,

Birleştirilen dosya yönünden, sanık … hakkında açılan davada eserleri tarihi eser olarak değerlendirilmesi ile ilgili 2863 sayılı Kanun’da 6. maddesindeki tanımlarda tarihi eserlerle ilgili dönemlendirme ve objektif bilinebilir tanımlama yapılmadığı, hangi döneme kadar olan eserlerin tarihi eser sayılıp sayılmıyacağının açık ve net olarak belirtilmediği, Çanakkale Savaşlarının Kara tarihi itibarıyla 100. yıl kutlandığı bir zamanda savaşanlardan yaşayanın bulunabileceği, buna göre suç tanımının net olmadığı, el konulan eserlerin 2863 sayılı Kanun’un 6. maddesindeki tanımlara uygun olmadığı, tarihi eser olarak değerlendirilmesinin objektif, önceden bilinebilir ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine uygun, kültür varlığı tanımının yasada yapılmamış olduğu, buna göre değerlendirmenin ve idarenin takdirinde ya da bilirkişi raporuna bağlı olduğu, bunun evrensel ilke ve insan haklarının temel ilkesi olan suçta ve cezada kanunilik ilkesine uygun olmadığı değerlendirilmekle sanığın üzerine atılı suçtan CMK 223/2-c maddesi gereği beraatına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

” denilmektedir.

2. Sanık … savunmasında; “İddia konusu mezar taşı yaşadığım balıkçı barınağının duvarına yapım sırasında konmuş, geçen yıl yaşadığımız deprem sırasında o duvar yıkıldı, o taş da ortaya çıktı, kenarda duruyordu, … ara ara oraya gelirdi, bir gelişinde taşı gördü, alabilir miyim dedi, ben de önemli birşey olmadığı düşüncesiyle kendisine alabilirsin dedim, ben herhangi bir yerden söküp çıkarmadım, suçlamayı kabul etmiyorum” demiştir.

3. Savaş … savunmasında; “Suçlamayı kabul etmiyorum, Mayıs 2014 ayında Çanakkale bölgesinde bir deprem olmuştu, deprem sonrasında Anzac koyunda sahilde evleri bulunan Savaş’ın yanına gitmiştim, orada konuşurken deprem sırasında evin duvarının yıkıldığını ve üzerinde yazı bulunan ikiye ayrılmış taş olduğunu söylediler, işine yarar mı dediler, ben de baktım, yazıda bulunan iki parçalık taşı aldım, müzeme getirdim ve ziyaretçilerin görmesini sundum, altına gerekli yazıları yazdım, benim müzemin envanteri tamamlanmadı gerekli başvuralarımı yapmıştım ancak bölgede daha önce Milli Parklar Müdürlüğü faaliyette iken o kapatılıp Alan Başkanlığı kuruldu, KTTVK. yetkili iken onun yetkilerini Alan Başkanlığına devredildi, Alan Başkanlığı da kuruluşunu tamamlayamadı benim dosyam hala Alan Başkanlığında bekliyor, ben herhangi bir maddi bedel karşılığı almadım, ben almasaydım ya duvar malzemesi olarak kullanılacaktı ya da kaybolacaktı, ben aldım müzeme getirdim. Birleşen dosya ile ilgili olarak savunma yapmak üzere süre talep ediyorum, şu anda hazırlığımı tamamlayamadım sunacağım bir sürü belge var, öncelikle benim deniz bilirkişiliğini kabul etmiyorum, onlar taraf niteliğindedir, ben ve karım deniz müzesi ile mahkemelik olduk, ayrıca avukat tutacağım.” demiştir.

4. 26.07.2015 tarihli arkeolog bilirkişi …’in bilirkişi raporunda; dava konusu…’e ait mezar taşının taşınmaz kültür varlığı niteliğinde olduğu belirtilmiştir.

5. 27.08.2015 tarihli Yrd. Doç. Dr. … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; dava konusu mezar taşının tarihi ve sanatsal bir değerinin bulunmadığı, tamamen bir askerin mezarının kaybolmaması için savaş sırasında zaruretten yapılmış olduğu, kültür varlığı kapsamında olmadığı, yapılan arama sonucu ele geçirilen 2775 adet eserin de, 125 adetinin korunması gerekli askeri kültür varlığı niteliğinde olup müzeye alınmasının uygun olduğu, 1835 adetinin korunması gerekli askeri kültür varlığı niteliğinde olup müzeye alınmasına gerek olmadığı, 815 adetinin korunması gerekli askeri kültür varlığı niteliğinde olmadığı belirtilmiştir.

IV. GEREKÇE

A. Katılan … Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden;

Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11/04/2000 gün ve 65–69, 22/10/2002 gün ve 234–366, 04/07/2006 gün ve 127–180, 03/05/2011 gün ve 155–80, 21/02/2012 gün ve 279–55, 15/04/2014 gün ve 599-190, 28/03/2017 gün ve 214-206 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25/03/2003 gün ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında; Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığının Kültür ve Turizm Bakanlığının ilgili kuruluşu olduğu, ancak Kültür ve Turizm Bakanlığının zaten davaya katılmış olduğu, bu hali ile Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığının suçtan zarar gören sıfatının ve hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.

B. Katılan … Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden;

1.5271 sayılı Kanun’un 119 uncu maddesinin birinci fıkrasında gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile arama yapılabileceğinin, ikinci fıkrasında arama karar veya emrinde hangi hususların açıkça yer alması gerektiğinin düzenlendiği, dördüncü fıkrasında da, Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, iş yeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulacağı hususunun düzenlendiği, somut olay bu ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; asıl dosyada sanık …’in özel olarak işlettiği müzede 1 adet mezar taşı olduğu yönündeki ihbar üzerine kolluk tarafından Cumhuriyet savcılığından arama ve el koyma kararı verilmesinin talep edildiği, 07.12.2014 tarihli Cumhuriyet savcısı tarafından verilen arama emrinin 5271 sayılı Kanun’un 119 uncu maddesinde aranan hususları içermediği, birleşen dosya açısından da kolluğa sanık …’e ait depoda çok sayıda tarihi eser olduğu ve bunları sattığı yönünde gelen ihbar üzerine kolluk tarafından arama ve el koyma kararı verilmesinin talep edildiği, Cumhuriyet savcısı tarafından 14.12.2014 tarihli yazılı arama ve el koyma emri verildiği, ancak Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın iş yerinde yapılan aramada o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulması gerekirken yalnızca muhtarın refakate alındığı, bu hali ile asıl ve birleşen dosya açısından yapılan aramaların hukuka aykırı olduğu, bu aramalar sonucunda elde edilen delillerin hükme esas alınmasının da mümkün olmadığı, sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartının, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte hukuka uygun olarak elde edilmiş delillerle ispat edilebilmesi olduğu, bu itibarla, hukuka uygun olmayan arama işlemleri sonucunda ele geçen delillerin hükme esas alınamayacağı anlaşılmakla; mahkemece sanıkların beraatine karar verilmesinde, hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. “07.12.2014-14.12.2014” olan suç tarihlerinin gerekçeli karar başlığında yanlış gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir nitelikte olduğundan, bozma nedeni yapılmamıştır.

3. 2863 sayılı Kanun kapsamında olduğu belirlenen dava konusu eserlerin, aynı Kanun’un 75 inci maddesi uyarınca Müze Müdürlüğüne teslimine karar verilmesi gerekirken, “Her iki müzelerde bulunan sanıklara ait objelerin sanığın müze başvurusu sonuçlanana kadar bulundukları askeri ve Çanakkale Savaşları müzesinde tutulmasına, özel müze onayının gerçekleşmesi sonrasında, karar kesinleştiğinde objelerin sanık …’ya müzede sergilenmek üzere iadesine” karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR

A. Katılan … Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden;

Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçu yönünden katılan Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığının suçtan zarar gören sıfatının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca mezkûr suçtan açılan kamu davasına katılma hakkının ve aynı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği bu suçtan kurulan hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, katılan … vekilinin temyiz isteğinin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Katılan … Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden;

Gerekçe bölümünde (B-3) numaralı bentte açıklanan nedenle Çanakkale 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.12.2015 tarihli ve 2015/3 Esas, 2015/627 Karar sayılı kararına yönelik katılan … vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hükmün (5) nolu bendinin hükümden çıkartılması ve yerine; “Korunması gerekli askeri kültür varlığı niteliğinde olduğu tespit edilen dava konusu 125 adet ve 1835 adet eserin, 26.07.2015 tarihli bilirkişi raporu ile taşınmaz kültür varlığı olduğu tespit edilen 1 adet mezar taşının, aynı Kanun’un 75 inci maddesi gereğince Müze Müdürlüğüne teslimine, korunması gerekli kültür varlığı olmadığı belirlenen 815 adet eserin sanık …’ya iadesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.06.2023 tarihinde karar verildi.