Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


Tarafların fiilen ayrılmalarından sonra bir yerde bir araya gelerek barışma girişiminde bulunması, af iradesini kuşkusuz şekilde ortaya koyan başka olgu ve deliller bulunmadıkça, önceki olaylardan dolayı eşini affettiği anlamına gelmez

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2017/5738

Karar Numarası: 2019/2560

Karar Tarihi: 12.03.2019

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

İlk derece mahkemesi, davacı kadının TMK m. l66/l’e dayalı açtığı boşanma davasında; davalının davacıya şiddet uyguladığı ve temel ailevi ihtiyaçları karşılamadığı gerekçesiyle boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğunu kabul ederek boşanma davasının kabulüne karar vermiş, davalı erkeğin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, görevli bölge adliye mahkemesi “Mahkemece boşanmanın sebebi olarak kabul edilen vakıalardan sonra, yani dava açıldıktan sonra, her iki tarafın da 13/11/2015 tarihinde kolluğa verdikleri ifadede boşanma davasından sonra barıştıkları, davacı kadının ailesinin evine gittikleri, bir gün birlikte davacı kadının ailesinin evinde kaldıkları, daha sonra yine tartışma çıktığını beyan ettikleri, davacının dava dilekçesine konu yaptığı vakıalardan sonra eşi ile barışmış olması, bir süre birlikte kalmış olması, davalı kocasını affettiğini, en azından hoşgörüyle karşıladığının kabulü gerektiği, hoşgörü ile karşılanan olaylara dayanılarak boşanmaya karar verilemeyeceği” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davacı kadının boşanma davasının reddine karar vermiştir.

Davacı kadının kolluktaki anlatımına göre, barışma girişiminin başarısızlıkla sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Tarafların fiilen ayrılmalarından sonra davacı kadının ailesinin evinde bir araya gelerek barışma girişiminde bulunulmuş olması; af iradesini kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya koyan başka olgu ve deliller bulunmadıkça, önceki olaylardan dolayı davacı kadının eşini affettiği anlamına gelmediği gibi erkeğin davacı kadına yönelik fiziksel şiddetinin süreklilik arz ettiği anlaşılmaktadır. O halde, davalı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre davanın kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 12.03.2019(Salı)