Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


Şüphelinin teşhise tabi tutulabilmesi için yakalanmış olması yeterli olmayıp Cumhuriyet Savcısı tarafından verilmiş bir gözaltı kararının olması gerekir. Gözaltı kararı verilmeden yapılmış teşhis işlemleri hukuka aykırıdır

YARGITAY

6. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2022/123

Karar Numarası: 2023/10783

Karar Tarihi: 23.05.2023

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Suça sürüklenen çocuk hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/370 İddianame No’.lu iddianamesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 149 uncu maddesinin birinci fıkrasının a, c ve h bentleri ve 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

2. … 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 15.05.2018 tarihli ve 2017/320 Esas, 2018/192 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Kanun’un 149 uncu maddesinin birinci fıkrasının a, c ve h bentleri, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddeleri uyarınca 6 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

3. … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin, 04.04.2019 tarihli ve 2018/2966 Esas, 2019/733 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik suça sürüklenen çocuk müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31.12.2021 tarihli ve 2019/60267 sayılı, onama istemli Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Suça Sürüklenen Çocuk Müdafiinin Temyiz İstemi

1. Mahkûmiyete esas alınan tek delil olan teşhis işleminin usulüne aykırı olduğuna,

2. Şikâyetçinin kovuşturma aşamasında dinlenilmemesi sebebiyle yüzyüzelik ilkesinin ihlal edildiğine

3. Şüpheden suça sürüklenen çocuk yararlanır ilkesi uyarınca beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü

1. Şikâyetçinin gece vakti bir üst geçitte yürüdüğü sırada yanına gelen iki kişinin şikâyetçiyi silahla tehdit ederek darp edip cebindeki telefonunu alarak olay yerinden ayrıldıkları ilk derece mahkemesi tarafından maddi vakıa olarak kabul edilmiştir.

2.Suça sürüklenen çocuğun mahkûmiyetine esas alınan tek delil 29.08.2017 tarihli “OLAY-YÜZLEŞTİRME TUTANAĞI” başlıklı tutanaktır. İlgili tutanağa göre suça sürüklenen çocukla şikâyetçi yüzleştirilerek şikâyetçinin olay günü kendisine silah çeken kişi olarak suça sürüklenen çocuğu tespit ettiği kayıt altına alınmıştır.

3. Suça sürüklenen çocuk ve tanık sıfatıyla dinlenen ve eylemi beraber gerçekleştirdikleri iddia olunan F.K. her aşamada suçlamayı ve vakıayı inkar etmektedir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE

Ceza Muhakemesinin asıl amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Maddi gerçeğe ulaştıracak araç ise delillerdir. Deliller; suça sürüklenen çocuk açıklamaları, tanık açıklamaları, suça sürüklenen çocuk ve tanıktan başka kişilerin açıklamaları, kolluk, savcı ve hakim tutanakları, özel yazılı açıklamalar, görüntü ve (veya) ses kaydeden araçlarla açıklama ve belirtiler şeklinde ayrıma tabi tutulabilir. Deliller yeterince araştırılmamış veya soruşturma eksik ise bu hususlar giderilmelidir. Soruşturma evresinde toplanmamış delilleri mahkemenin toplaması gerekir. Hakimin suça sürüklenen çocuk lehine ve aleyhine olan delilleri araştırıp; tam bir inanışla özgürce değerlendirerek kuşkudan arınmış bir sonuca ulaşması gerekir. Kuşkular yenilmelidir. Yani hükümde varsayıma dayalı kuşkulu kalan hususlar olmamalıdır. Maddi gerçeğin olayın bir bütünü veya parçasını temsil eden kanıtlardan ortaya çıkarılması gerekir. Bir takım varsayımlara dayanılarak karar verilmesi ceza muhakemesinin amacına kesinlikle aykırıdır. Kuşku ve çelişki yenilmeden karar verilemez. Eylem veya eylemlerin bir suç olup olmadığı belirlenmesi için eylemin önce işlenip işlenmediğinin sorunu çözülerek başlanır. Bu da kanıtların yorumu ile cevaplanacaktır. Hakim hangi kanıtı nasıl yorumladığını, yorum ile nasıl bir kanıya ulaştığını, kararının gerekçesinde göstermek zorundadır.

Gerekçedeki mantıksal kronolojik dizin ise iddia, savunma, kanıtlar, kanıtların yorumu, sabit kabul edilen eylem; ihlal edilen norm, normun yorumu ve en nihayet ulaşılan sonuç olan hüküm şeklinde olmalıdır.

Suçun işlenmesinden kısa bir süre sonra faili belirlemeyen eylemlerde, olayın görgü tanıklarının veya yakınanın ifadelerinden ve tanımlamalarından ulaşılan şüphelilerin, tereddütsüz belirlenmeleri için teşhis ve yüzleştirme işlemleri yapılır.

Teşhis, şüphelinin kimliğinin tespit edilebilmesi ve/veya şüphelinin suçun gerçek faili olup olmadığını saptamak amacıyla yapılır. O halde teşhis, öncelikle kimlik tespit etme amacına yönelir. Öte yandan teşhis aynı zamanda bir delil elde etme yöntemidir.

Yargılama bakımından önemli bir delil toplama işi olan teşhis işlemlerinin belirli bir usul çerçevesinde yapılması, söz konusu delillerin güvenilirliği bakımından önemlidir. Zira kanunda belirtilen usule uygun olarak gerçekleştirilen teşhis, hatalı deliller elde edilmesi ve bu hatalı delillere dayalı olarak hüküm tesis edilmesini engeller.

Şüphelinin teşhise tabi tutulabilmesi için gözaltına alınmış olması gerekir. Şüphelinin yakalanmış olması teşhis için yeterli değildir. Ayrıca Cumhuriyet Savcısı tarafından verilmiş bir gözaltı kararının olması gerekir. Öyleyse gözaltı kararı verilmeden yapılmış teşhis işlemleri hukuka uygun değildir.

Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, teşhis bir “Yüzleştirme” işlemi değildir. “Yüzleştirme” 5271 sayılı Kanun’un 52. maddesine göre tanıkların veya şüphelilerin çelişkili beyanlarının giderilmesi amacıyla yapılan bir işlemdir. “Teşhis” ise Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu (PVSK) Ek 6. maddeye göre gözaltına alınan kişinin suçun faili olup olmadığını belirlemek ve kimliğini tespit etmek amacıyla yapılan bir delil toplama işlemidir. Neticede her iki işlemde belirli usul kurallarına uyulmak şartıyla yapılan ceza muhakemesi işlemleridir.

Anılan Yasanın Ek 6. maddesi, Cumhuriyet savcısının talimatıyla kolluğun, olaydaki failin, gözaltına alınan şüpheli ile aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi bakımından zorunlu olması halinde, teşhis yaptırabileceğini öngörmektedir. Maddede teşhisin bir zorunluluktan kaynaklanması gerektiği bir ön şart olarak belirtilmiş ve işlemin prosedürü ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Buna göre, teşhise başlamadan önce yapılacak ilk iş, teşhiste bulunacak kişinin (mağdur veya tanık) faili tarif eden beyanlarının bir tutanağa bağlanmasıdır. Bununla teşhiste bulunan kişinin keyfi hareketlerinin önlenmesi amaçlanmıştır.

Teşhis işleminin gerçekleştirilmesi sırasında da uyulması gereken bir dizi kural vardır. Bunların başında teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birden fazla ve aynı cinsten olması, aralarında yaş, boy, ağırlık, giyinme gibi görünüşe ilişkin hususlarda benzerlik bulunması gelmektedir. Teşhis için gerekli olması halinde, şüphelinin görünüşü ile ilgili gerekli değişiklikler yapılabilir. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin her birinde, teşhis sırasında bir numara bulundurulur.

Teşhis işlemi ile ilgili önemli kurallardan birisi ise teşhiste bulunan kişi ile teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birbirini görmemesidir.

Teşhis işlemi ile ilgili kurallar ve prosedür yukarıda sayılanlarla sınırlı değildir. Ayrıca işlemin sağlıklı olması amacıyla teşhisin en az iki kez tekrarlanması ve teşhiste bulunması istenen kişiye, şüphelinin teşhis edilecek kişiler arasında yer almıyor olabileceğinin hatırlatılması gerekmektedir. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin, bu işlem sırasında birlikte fotoğrafları çekilerek veya görüntüleri kayda alınarak, soruşturma dosyasına konulması da gerekmektedir. Bu hususun yargılama sırasında hakim tarafından saptanıp, değerlendirilmesi gerekir.

Ayrıca suça sürüklenen çocuk beyanları, tutanaklar ve tüm anlatımlar delil niteliğine haizdir. Delillerin ise bir birine eşitliği esastır. Ancak önemli olan delillerin sağlam ve güvenilir olmasıdır.

Hal böyle olunca;

Suça sürüklenen çocuğun tüm aşamalarda üzerine atılı suçu kabul etmemesi karşısında; suça sürüklenen çocuğun cezalandırılması için tek delil olarak kabul edilen teşhis işleminin PVSK ek 6. maddesinde belirtilen yöntemlerle yapılmaması; duruşmada da yüzleştirmenin olmaması karşısında, şikâyetçinin ve suça sürüklenen çocuğun duruşmada hazır edilerek suça sürüklenen çocukla yüzleştirme yapıldıktan sonra hüküm kurulması yerine usulüne uygun olmayan teşhis tutanağı esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmasında hukuka aykırılık bulunmuştur.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin, 04.04.2019 tarihli ve 2018/2966 Esas, 2019/733 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca … 2. Çocuk. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine,

23.05.2023 tarihinde karar verildi.