Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


Sanığın örgüt üyeliğine esas alınan faaliyetlerinin tamamının 2011 ve öncesine dair eylemler olması ve bu iddiaların aleyhe değerlendirilmesi mümkün olmadığından sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı verilmesi hukuka aykırıdır

YARGITAY

16. CEZA DAİRESİ


Esas Numarası: 2021/1040


Karar Numarası: 2021/2186

      “İçtihat Metni”

      Mahkemesi :Ceza Dairesi
      İlk Derece Mahkemesi :İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.02.2020 tarih ve 2018/192 – 2020/58 sayılı kararı
      Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
      Hüküm : TCK’nın 221/3 ve CMK’nın 223/4-a maddeleri uyarınca verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair karara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi


      Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
      Temyiz edenin sıfatı,başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
      Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
      Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
      Örgütün kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katmanlarda yer alan mensuplarının zaman sınırlaması olmaksızın örgütün nihai amacından haberdar oldukları yönünde kuşku bulunmamakta ise de, bir ve ikinci katmanlarda yer alanlar açısından; Devletin her kurumuna sızan, mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara yönelik, örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlandığı, bu yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hale geldiği, üst düzey hükümet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler ve uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce icra edilen faaliyetlerin, nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği, bu tarihten sonra gerçekleşen ve örgütsel faaliyet olarak kabul edilen hareketlerin örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermesi gerektiği değerlendirilerek;
      Oluş, sanık savunması ve mahkeme kabulüne göre; sanığın örgüt üyeliğine esas alınan faaliyetlerinin tamamının, “örgütün kamuoyunca bilinmeye başladığı tarihten önce gerçekleşen; 2011 yılı ve öncesine ilişkin eylemler” olması, bu tarihten sonra da dosya içerisinde sanığın, örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içeren örgütsel faaliyet oluşturacak eylemlerine rastlanmaması, suç tarihi itibariyle de örgütsel bağını ortaya koyan herhangi bir kod adı veya örgütsel iletişim ağı kullandığının belirlenememesi karşısında; sanık hakkında üzerine atılı ve oluşmayan müsnet suç yönünden 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca Beraat kararı verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde örgüt üyesi olduğu kabulüyle hakkında etkin pişmanlık hükmü uygulanarak TCK’nın 221/3 ve CMK’nın 223/4-a maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi,
      Kanuna aykırı, Bölge Adliye Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. Maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.