Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


SAHTE KİMLİK İLE GERÇEK KİMLİK ARASINDA NOTERİN TESPİT EDEBİLECEĞİ BİR FARK YOKTUR. BU NEDENLE NOTERİN SORUMLULUĞUNA GİDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. NOTER KENDİSİNDEN BEKLENEN DİKKAT VE ÖZENİ GÖSTERSE DAHİ KULLANILAN KİMLİĞİN SAHTE OLDUĞUNU ANLAYABİLECEK DURUMDA DEĞİLDİR

5. Hukuk Dairesi         2023/11170 E.  ,  2024/4448 K.

“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1692 Esas, 2023/1902 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: …1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/325 Esas, 2023/39 Karar

Taraflar arasındaki taşınmazın tapuda sahte vekâletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın davalı … yönünden kısmen kabulüne, davalı … yönünden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı … davalı … vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı … davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …2. Noterliğince 11.06.2020 tarihinde düzenlenen vekâletname ile vekil kılınan Mustafa Çalışkan’ın dava konusu…Mahallesi, 4311 ada 7 parsel sayılı taşınmazı sahte kimlik kullanarak kardeşi …’a 11.06.2010 tarihinde devrettiğini, …’ın da 23.06.2010 tarihinde taşınmazı İsmail Aktaş’a sattığını, son malik aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davasının reddedildiğini ve temyiz incelemesinden geçerek 12.02.2020 tarihinde kesinleştiğini, davalı Noter’in de sahte nüfus cüzdanındaki bilgilere ilişkin gerekli karşılaştırma yapılmadığından sorumlu olduğunu belirterek meydana gelen zararın davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; vekâletname düzenleme işlemi 2010 yılında olup zamanaşımının söz konusu olduğunu, Noterlik işlemi ile zarar arasında illiyet bağının bulunmadığını, kimlik paylaşım sisteminde asıl kimlik sahibinin fotoğrafı ile kimliği düzenleyen yetkililerin isim ve imzalarının görünmediğini, ibraz edilen kimlikte şüphe uyandıracak bir durumun olmadığını, iğfal kabiliyetinin bulunduğunu, bu durumun Ceza Mahkemesi kararı ile sabit olduğunu, illiyet bağının kesildiğini, kimlik bilgilerinin sistemde karşılaştırılmış olduğunu, tapudaki işlem sırasında fotoğraf ve imzanın karşılaştırılmış olması gerektiğini, Tapu Müdürünün bu nedenle görevi kötüye kullanmak suçundan ceza almış olduğunu, müvekkilin sorumluluğuna gidilmeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı … vekili tarafından sunulmuş cevap dilekçesine dosyada ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda rastlanmamış olup vekili duruşmada husumet itirazları olduğunu ve Hazinenin kusurunun bulunmadığını beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın davalı … yönünden kısmen kabulüne, davalı … yönünden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı … davalı … vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sahtecilik olayında kullanılan nüfus cüzdanı ile gerçek nüfus cüzdanının bire bir uyumlu olmadığını, serisi, seri numarası, verildiği yer, veriliş nedeni, kayıt no veriliş tarihi ve verilen yer ve onay makamı yönlerinden farklı olduğunu, Noterlikçe yapılan işlem sırasında sahte olduğunun ilk bakışta anlaşılabileceğini, derinlemesine ve uzmanlık ister şekilde araştırma yapılmasına gerek olmadan sahteciliğin fark edilebilecek durumda olduğunu, noter vekili yönünden verilen ret kararının somut delillere aykırı verilmiş olduğunu, bedelin düşük belirlendiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, belirlenen miktarın fahiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yargıtay bir çok kararında; aldatma yeteneği bulunan belgelerin kullanılmasını üçüncü kişinin ağır kusuru olarak nitelendirmiş ve noterin sorumluluğu bakımından illiyet bağını kestiğini kabul etmiştir. Zarar doğuran işlem veya eylemde aldatma kabiliyetine sahip bir kimlik veya belgesinin kullanılması hâlinde noterin sorumluluğunun doğmayacağının kabul edilmesi gerekir. Ancak detaylı bir incelemeyle ortaya çıkacak sahteliğin fark edilmesi noter veya çalışanından beklenemeyecek bir durum olduğunu, bu kapsamda gelen tüm belgelerden kimliğin özellikle kontrol edildiği ve sahtelik bulgusuna rastlanmadığı beyan edildiği, yine ceza soruşturması dosyası içinde bulunan gerçek kimlik bilgileri ile sahte olarak üretilip noter satışında kullanılan sahte kimlik bilgilerinin aynı olduğu ve birbiriyle eşleştiği, aralarında fotoğraf farklılığı harici başkaca bir farklılığın bulunmadığı, KPS sorgusu yapılırken işlem yaptıran ilgilinin fotoğrafının sistemden görülmesinin mümkün olmadığı, bu durumda noterliklerde işlem yaptırırken ilgili kişinin tüm nüfus kayıtlarına ulaşmanın mümkün olmadığının anlaşıldığı, bu durumu fark etmedikleri nazara alındığında kimliğin iğfal kabiliyetinin mevcut olduğunun ve bu hususun davalı tarafça ispat edildiği anlaşıldığını, kaldı ki dosyada fotokopisi bulunan kimliğin Nüfus Müdürlüğünde mevcut olan bilgilerle birebir uyumlu olduğu, Nüfus Müdürlüğü sisteminden işlem sırasında noterin görmüş olduğu bilgilerin sahte olduğu belirtilen kimlikle birebir hiçbir detayda fark olmaksızın uyuştuğu, Mahkemece yapılan karşılaştırmada anlaşıldığını, gerek kimliğin incelenmesine rağmen sahteliğinin anlaşılamamış olması gerekse de nüfus sisteminin notere gösterdiği kayıtlar ile kimlikteki bilgilerin hatasız olarak birebir uyuşması nazara alındığında davalı noterin üzerine düşen bütün yükümlülükleri yerine getirdiği, gerekli tüm dikkat ve özeni gösterdiği, buna rağmen iğfal kabiliyeti mevcut olan kimlikle yapılan işlemde noterin kusurunun bulunmadığı ve zarar ile noter eylemi arasında illiyet bağının da söz konusu olmadığının anlaşıldığını, olayda davalı noterlik elinden gelen bütün dikkat ve özeni göstermiş buna rağmen zarar üçüncü kişinin sahtecilik niteliğindeki kusurlu eylemiyle meydana gelmiş ve böylelikle davalı açısından illiyet bağının kesildiğini, tüm dosya kapsamı nazara alındığında dava konusu olayda noterin kusursuz sorumluluğunu gerektiren bir durum söz konusu olmadığı, herhangi bir noterliğin aynı şekilde işlemi tesis edecek olduğu, tüm kontrollere rağmen noterlik tarafından sahteciliğin fark edilemeyecek derecede mevcut olduğu, üçüncü kişinin sahteciliği nedeniyle zarar eden noterin eylemi arasında illiyet bağının kalmadığı ve noterin olayda sorumlu tutulması mümkün olmadığından, davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğunu, …1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/57 Esas, 2013/311 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; müştekisinin Maliye Hazinesi, katılanların … ve Tapu Müdürlüğü olduğu, sanıkların ise Hamza Ali Oflaz, Serap Büyükkışla, Hayri Koç,… ve Ahmet Yıldız’ın olduğu, resmî belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşları vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçlarından dolayı yapılan yargılama sonucunda; sanık Hayri Koç ve Ahmet Yıldız hakkında görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve neticeten hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair hüküm kurulduğu ve bu hükmün 06.11.2013 tarihinde kesinleştiği, sanık Serap Büyükkışla hakkındaki davanın tefrik edildiği, sanık… hakkında görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle beraatine karar verildiği, sanık Hamza Ali Oflaz hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı neticeten 1 yıl 8 ay hapis ve 2000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair hüküm kurulduğu, hükmün Yargıtay tarafından onanarak 04.12.2017 tarihinde kesinleştiği, …2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/363 Esas, 2016/308 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … vekili tarafından, davalı İsmail Aktaş ve ihbar olunanlar Tapu Müdürlüğüne izafeten Maliye Hazinesi ve …2. Noterliği aleyhine Şifahane Mahallesi 4311 ada 7 parsel sayılı taşınmazın sahte kimlik ve vekâletname ile davalıya satılması nedeniyle tapu kaydının iptali davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek 12.02.2020 tarihinde kesinleştiği, 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007 nci maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. ” hükmünü içerdiğini, Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Maddede yer alan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır; zira sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşulları mevcut olup davalının itirazları yersiz olduğu anlaşılmakla kaldırma sonrası düzenlenen bilirkişi raporlarına göre kabul kararı verilmesi doğru olduğundan istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı … davalı … vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; diğer davalının sorumlu olduğunu ilave etmek suretiyle istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan … duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre davacının kimlik bilgileri kullanılarak sahte kimlik düzenlenmek suretiyle davaya konu satış işlemlerinin gerçekleştiğinin sabit olduğu, davacının tapu kayıt malikine karşı açmış olduğu tapu iptal tescil davasının, davalının iyiniyetli olması nedeniyle Mahkemece reddine karar verildiği ve temyiz incelemesinden geçerek 12.02.2020 tarihinde kesinleştiği, işbu eldeki davanın 12.06.2020 tarihinde süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Şikayet üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, …Cumhuriyet Başsavcılığınca davalı Noter vekili … ve 3. şahıslar hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilerek, 3. şahıslar ve dava dışı Noter katibi… hakkında açılan kamu davası sonucunda, …Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/57 Esas, 2013/311 Karar sayılı kararı sahte nüfus cüzdanı ile vekâlet veren kişi ile Tapu Müdürü ve tapu şefinin cezalandırılmasına karar verildiği, Noter katibi… hakkında ise iğfal kabiliyetine haiz olan nüfus cüzdanının sahte olduğunu bilmesinin ve fark etmesi mümkün olmadığından beraat hükmü kurulduğu ve ilgili hükümlerin temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmış olup bu itibarla dosya kapsamından, gerçek kimlik bilgileri ile noter işlemi sırasında kullanılan sahte kimlik bilgilerinin Noterce denetlenebilir kısımlarının aynı olduğu, fotoğraf karşılaştırması yapılmasının mümkün olmadığı, sahte kimliğin iğfal kabiliyetine sahip olması nedeniyle, davalı Noter vekilinin kendisinden beklenen azami özeni gösterse dahi sahteciliğin yapılacağı ve zararın oluşacağı anlaşıldığından, hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

4. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın emsal karşılaştırması yapılarak belirlenen gerçek bedelinin davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı … davalı … vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı … harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.