Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


Manevi tazminat zenginleşme aracı olmayıp duyulan acı ve elem oranında hak gözetilerek karar verilmelidir

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2021/20626

Karar Numarası: 2022/8734

Karar Tarihi: 14.06.2022

Özeti: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun ilgili maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Mahkemece, her ne kadar bozmaya uyularak yargılama yapılmış ve bu suretle hükmedilen manevi tazminat miktarları düşürülmüş ise de yukarıda belirtilen hususlar, somut olayın özellikleri ve kaza tarihi dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatların bir miktar az olduğu görülmüş ve davacılar için hakkaniyete uygun bir miktar daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

Taraflar arasındaki  tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davacılar vekili  tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacılar vekili asıl ve birleşen davada; davalıların işleten sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın davacıların babası yaya D. E.’a çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında D. E.’un  hayatını kaybettiğini, davacıların destekten yoksun kaldıklarını beyanla  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile KE. için 5.000,00 TL, D. E. için 5.000,00 TL, B. C. için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 11.000,00 TL maddi tazminatın davalı Ö.Ö. için kaza tarihinden itibaren, sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte tahsili ile  KE. için 150.000,00TL ve D. E. için 150.000,00 TL, B. C. için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 350.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı Ö.Ö. ‘den tahsilini talep etmiş ıslah dilekçesi ile  maddi tazminat talebini KE. için 7.963,50 TL D. E. için 11.457,98 TL ye yükseltmiştir.

Davalı Ö.Ö. vekili ve davalı sigorta şirketi vekili ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davacı KE.  için 25.000,00 TL manevi tazminatın  Davacı D. E.  için 25.000,00 TL manevi tazminatın davacı B. C. için 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 30/12/2013 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı Ö.Ö.’den tahsiline,  fazlaya ilişkin talebinin reddine, Asıl dava ve birleşen davada davacıların maddi tazminat taleplerine ilişkin verilen hüküm temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden bu hususta tekrar karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, asıl ve birleşen davacılar vekili  tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

6098 sayılı TBK.’nın md. 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin  zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.

Somut olayda mahkemece, her ne kadar bozmaya uyularak yargılama yapılmış ve bu suretle hükmedilen manevi tazminat miktarları düşürülmüş ise de yukarıda belirtilen hususlar, somut olayın özellikleri ve kaza tarihi dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatların bir miktar az olduğu görülmüş ve davacılar için hakkaniyete uygun bir miktar daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

2-Bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 14/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.