Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


Mali güç dikkate alınmadan ikinci kez MTV alınmak istenmesinin Anayasa’nın 2.,10. ve 73. maddelerine aykırı olduğu belirtilerek düzenlemenin iptaline karar verilmiştir

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Esas Sayısı : 2003/73
Karar Sayısı : 2003/86
Karar Günü : 7.10.2003
Resmi Gazete Tarih-Sayısı : 20.12.2005 – 26029

İPTAL DAVASINI AÇAN : Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyesi Haluk KOÇ ve Uğur
AKSÖZ ile 118 Milletvekili
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 4. Vergi Mahkemesi
DAVALARIN KONUSU : 30.7.2003 günlü, 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanun’un, 21. maddesinin
birinci fıkrasının, Anayasa’nın, 2., 10., 11. ve 73. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve
yürürlüğünün durdurulması istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralı
30.7.2003 günlü, 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi
Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanun’un, iptali istenilen birinci fıkrayı da içeren 21. maddesi
şöyledir :
“MADDE 21.- 18.2.1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun
5 ve 6 ncı maddelerinde yer alan (I), (II), (III) ve (IV) sayılı tarifelere göre vergiye tabi
olan ve bu Kanunun yayımlandığı tarihte ilgili sicilde kayıt ve tescilli bulunan taşıtlar ile
yine bu Kanunun yayımı tarihinden 31.12.2003 tarihine kadar ilgili sicillere ilk defa kayıt
ve tescil edilecek olan taşıtlar, bir defaya mahsus olmak üzere, anılan Kanundaki
tarifelerde ilgili taşıt cinsi için belirlenmiş olan 2003 yılı tutarları kadar, taşıt vergisine
tâbidir.
Taşıt vergisi; taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesi tarafından bu
Kanunun yayımı tarihinde, bu tarihten 31.12.2003 tarihine kadar ilgili sicillere ilk defa kayıt ve
tescil edilecek olan taşıtlar için kayıt ve tescilin yapıldığı tarihte tahakkuk ettirilmiş ve tebliğ
edilmiş sayılır.
Taşıt vergisinin mükellefi, bu Kanunun yayımı tarihinde ve bu tarihten 31.12.2003
tarihine kadar adlarına taşıt kayıt ve tescil edilen veya bu Kanunun yayımı tarihinde noter satış
sözleşmesi ile bu taşıtın sahibi olan gerçek ve tüzel kişilerdir.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinde yer alan istisnalar,
taşıt vergisi için de uygulanır. Ayrıca, Bingöl merkez ve ilçelerinde depremin meydana geldiği
1.5.2003 tarihi itibarıyla Bingöl trafik sicilinde kayıt ve tescilli bulunan taşıtlar ile bu tarihte
ikametgahının buralarda bulunduğunu tevsik edenler adına aynı tarih itibarıyla kayıt ve tescilli
Esas Sayısı : 2003/73
Karar Sayısı : 2003/86
2
olan taşıtlar da (bu tarihten sonra belirtilen yerler dışındakilere satışı yapılan taşıtlar hariç) taşıt
vergisinden müstesnadır.
Taşıt vergisi bir defada ödenir. Bu Kanunun yayımlandığı tarihte ilgili sicillere kayıt ve
tescil edilmiş olan taşıtlara ilişkin taşıt vergisi, bu Kanunun yayımlandığı ayı izleyen ayın
sonuna kadar, bu Kanunun yayım tarihi ile 31.12.2003 tarihleri arasında ilgili sicillere ilk defa
kayıt ve tescil edilecek olan taşıtlara ilişkin taşıt vergisi ise, kayıt ve tescilin yapıldığı ayı
izleyen ayın sonuna kadar ödenir. Ödeme dönemi içerisinde ilişik kesme işlemi yapıldığı
takdirde; vergi bu işlemin yapılmasından önce ödenir.
3.4.2003 tarihli ve 4837 sayılı Kanun hükümlerine göre ek motorlu taşıtlar vergisi
taksitlerini kısmen veya tamamen ödeyen mükelleflerin ödediği tutarlar, ödenecek taşıt
vergisine mahsup edilmiş sayılır. Mahsup edilemeyen kısım iade olunur. Bu Kanunun yayımı
tarihi itibarıyla ödenmemiş olan ek motorlu taşıtlar vergisi ise terkin edilir.
Bu maddeye göre tahsil edilen taşıt vergileri üzerinden, 2.2.1981 tarihli ve 2380 sayılı
Kanun ile 27.6.1984 tarihli ve 3030 sayılı Kanuna göre mahalli idarelere pay verilmez.
Taşıt vergisinin tarh, tahakkuk ve tahsiline ilişkin olarak bu maddede hüküm
bulunmayan hallerde, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu hükümleri uygulanır. Bu
maddeye göre ödenen taşıt vergisi, ticarî, ziraî ve meslekî kazançların tespitinde gider olarak
kabul edilir.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde ve başvuru kararında Anayasa’nın 2., 10., 11. ve 73. maddelerine
dayanılmıştır.

III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca yapılan toplantılar sonucunda,
dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve başvuru kararı ile ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen Yasa
kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
A- Birleştirme Kararı
30.7.2003 günlü, 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi
Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanun’un 21. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle
açılan 2003/83 Esas sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle, 2003/73 Esas sayılı
Esas Sayısı : 2003/73
Karar Sayısı : 2003/86
3
dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas incelemenin 2003/73 Esas sayılı
dosya üzerinden yürütülmesine, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
B- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
Dava dilekçesi ve başvuru kararında, 197 sayılı Kanuna göre, yılın ikinci yarısında
iktisap edilen taşıtlar nedeniyle motorlu taşıtlar vergisinin sadece ikinci taksidinin ödenecek
olmasına rağmen, iptali istenilen kuralda, yılın ikinci yarısında ilk defa kayıt ve tescil edilen
taşıtlar için de 2003 yılına ait motorlu taşıtlar vergisinin tamamının taşıt vergisi olarak
alınmasının öngörülmesinin vergi mükellefleri arasında eşitsizliğe neden olduğu, iptali istenilen
kuralın, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen sosyal hukuk devletinin gereği olan “hukuk
güvenliği ilkesi” ile 10. maddesindeki “yasa önünde eşitlik ilkesi” ve 73. maddesindeki “malî
güce göre vergilendirme ve vergi yükünün adaletli ve dengeli bir şekilde dağılımı ilkesi”ne
aykırılığı ileri sürülmektedir.
4962 sayılı Yasa’nın iptali istenen 21. maddesinin birinci fıkrasında, 197 sayılı Motorlu
Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun 5. ve 6. maddelerinde yer alan (I), (II), (III) ve (IV) sayılı tarifelere
göre vergiye tâbi olan ve bu Kanun’un yayımlandığı tarihte ilgili sicilde kayıt ve tescilli bulunan
taşıtlar ile yine bu Kanun’un yayımı tarihinden 31.12.2003 tarihine kadar ilgili sicillere ilk defa
kayıt ve tescil edilecek olan taşıtlar, bir defaya mahsus olmak üzere, anılan Kanun’daki
tarifelerde ilgili taşıt cinsi için belirlenmiş olan 2003 yılı tutarları kadar, taşıt vergisine tâbi
olacakları öngörülmüştür.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli
bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan
kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı
sayan, yargı denetimine açık, Anayasa’nın ve yasaların üstünde yasa koyucunun da
bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Anayasa’nın 73. maddesinde, herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne
göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının,
maliye politikasının sosyal amacı olduğu, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin
kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı öngörülerek Anayasa’nın 2. maddesinde
nitelikleri belirtilen hukuk devleti ilkesi vergilendirme ilkeleri yönünden somut biçimde dile
getirilmiştir.
Buna göre, devletin vergilendirme yetkisinin sınırı, aynı zamanda kişilerin hak ve
özgürlüklerinin de sınırını oluşturduğundan, bu yetkinin keyfiliğe kaçacak biçimde
kullanılmasının önlenmesi, hukuk devleti olmanın gerekleri arasında öncelikli bir yere sahip
bulunmaktadır. Vergilendirme alanında olası keyfi uygulamalara karşı düşünülen ilk önlem,
kuşkusuz yasallık ilkesidir. Ancak vergilerin yasayla getirilmesi, yalnız başına vergilendirme
yetkisinin keyfi kullanılarak adaletsiz sonuçlar doğurmasını engelleyemeyeceğinden, yasallık
ilkesi yanında verginin genel ve eşit olması, idare ve kişiler yönünden duraksamaya yol
açmayacak belirlilik içermesi, geçmişe yürümemesi, öngörülebilir olması ve hukuk güvenliği
ilkesine de uygunluğunun sağlanması gerekir.
Vergide genellik ilkesi, herhangi bir ayırım yapılmaksızın malî gücü olan herkesin vergi
yüküne katılmasını ve vergi ödemesini ifade eder. Malî güce göre vergilendirme, verginin,
yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır. Bu ilke, aynı zamanda vergide
Esas Sayısı : 2003/73
Karar Sayısı : 2003/86
4
eşitlik sağlanmasının uygulama aracı olup, malî gücü fazla olanın malî gücü az olana göre daha
fazla vergi ödemesini gerektirir. Vergide eşitlik ilkesi ise malî gücü aynı olanlardan aynı, farklı
olanlardan ise farklı oranda vergi alınması esasına dayanır.
Vergi hukuku alanında kabul gören ve Anayasa ile de güvence altına alınan
vergilendirme esaslarından, beklenmedik doğal felaketler, savaş ve seferberlik hali, siyasi,
ekonomik ve sosyal krizler gibi toplumu temelden sarsabilecek olaylar nedeniyle farklı
düzenlemeler getirilmesi mümkün ise de, bunun dışındaki düzenlemeler, sosyal adaleti, sosyal
refahı ve sosyal güvenliği sağlamakla yükümlü olan hukuk devletinin bu niteliği ile bağdaşmaz.
Öte yandan, Yasa’nın madde gerekçesinde, ek motorlu taşıtlar vergisine ilişkin hükmün
iptali nedeniyle ortaya çıkan ve uygulanmakta olan ekonomik program hedeflerini tehlikeye
düşüren gelir kaybının telafisi amacıyla düzenleme yapıldığı açıklanmakta ise de bunun
olağanüstü koşulların zorunlu kıldığı bir neden olarak kabulü mümkün görülmemiştir.
Dava konusu düzenleme ile malî güç nazara alınmaksızın ve olağanüstü bir durum da
olmaksızın ikinci kez vergi tahakkuk ve tahsil edilmek suretiyle vergi yükü araç sahipleri
aleyhine ağırlaştırıldığından, 21. maddenin birinci fıkrası Anayasa’nın 2., 10. ve 73.
maddelerine aykırıdır, iptali gerekir.
Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN ve Sacit ADALI bu görüşe kısmen
katılmışlardır.
Fulya KANTARCIOĞLU bu görüşlere ek gerekçe ile katılmıştır.
V- İPTALİN DİĞER KURALLARA ETKİSİ
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrasında, Yasa’nın belirli kurallarının iptali, diğer kurallarının
veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, bunların da Anayasa Mahkemesi’nce
iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir.
4962 sayılı Yasa’nın 21. maddesinin birinci fıkrasının iptali nedeniyle uygulanma
olanağı kalmayan diğer fıkralarının da iptali gerekir.
VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
30.7.2003 günlü, 4962 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi
Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanun’un 21. maddesi iptal edildiğinde, bu maddenin
uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız zararların önlenmesi ve
iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı güne kadar
YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, 7.10.2003 gününde oybirliğiyle karar
verilmiştir.
VII- SONUÇ
30.7.2003 günlü, 4962 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi
Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanun”un 21. maddesinin;
Esas Sayısı : 2003/73
Karar Sayısı : 2003/86
5
A- Birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Mustafa BUMİN,
Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN ile Sacit ADALI’nın “Kanun’un yayımı tarihinden
31.12.2003 tarihine kadar ilk defa kayıt ve tescil edilecek taşıtlar yönünden iptali gerektiği”
yolundaki karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B- Birinci fıkrasının iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan diğer fıkralarının da
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29.
maddesinin ikinci fıkrası gereğince İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
7.10.2003 gününde karar verildi.

Başkan
Mustafa BUMİN
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
Üye
Yalçın ACARGÜN

Üye
Sacit ADALI
Üye
Ali HÜNER
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU

Üye
Ertuğrul ERSOY
Üye
Tülay TUĞCU
Üye
Ahmet AKYALÇIN

Üye
Mehmet ERTEN
Üye
Fazıl SAĞLAM

Esas Sayısı : 2003/73
Karar Sayısı : 2003/86
6
KARŞIOY YAZISI

İptal ve itiraz başvurularında; 4962 sayılı Kanun’un 21. maddesinin birinci fıkrasının
iptali istenmekte olup, söz konusu fıkraya göre;
a) Bu Kanun’un yayımlandığı tarihte ilgili sicilde kayıt ve tescilli bulunan taşıtlar,
b) Bu Kanun’un yayımı tarihinden 31.12.2003 tarihine kadar ilgili sicillere ilk defa kayıt
ve tescil edilecek olan taşıtlar,
için bir defaya mahsus olmak üzere 2003 yılı tutarları kadar motorlu taşıtlar vergisi
alınması öngörülmüştür.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun 7. maddesine göre, takvim yılının ilk
altı ayı içinde yeni kayıt ve tescil edilen taşıtlarda, kayıt ve tescilin yapıldığı takvim yılı
başından itibaren, son altı ay içinde yeni kayıt ve tescil edilen taşıtlarda ise son altı aylık
dönemin başından itibaren motorlu taşıtlar vergisi yükümlülüğü başlar. Başka bir söylemle,
vergiyi doğuran olay taşıtların ilgili sicillerine kayıt ve tescil ile doğar.
Motorlu taşıtlar vergisi bakımından kural böyle iken, dava konusu yasa kuralı ile,
yasanın yürürlüğe girdiği 7 Ağustos 2003 tarihi itibariyle Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun

7. maddesinde belirtilen takvim yılının ilk altı ayının geçmesine rağmen, geriye doğru
yürüyecek biçimde ilk altı aylık dönemi de kapsayacak şekilde taşıtlar vergisinin tamamı
yüksek tarifeler üzerinden tahakkuk ettirilmektedir.
a) 2003 takvim yılının ilk yarısında ilgili sicile kayıtlı bulunan taşıt yükümlüleri
bakımından;
Anayasa Mahkemesi’nin birçok kararında vurgulandığı gibi, gerçek anlamda geçmişe
yürüme, bir vergi kanununun eski kanun döneminde tamamlanmış ve hukuksal sonuçlarını
doğurmuş hukuksal durum, ilişki ve olaylara uygulanması halinde söz konusu olur. Vergiyi
doğuran olayın vukuundan sonra vergileme dönemi kapanmadan, tarifelerde yapılacak
değişikliklerin, bu değişikliklerin yapıldığı tarihte vergi yükümlüsü olan kişilere de
uygulanması, vergi hukukuna olduğu kadar Anayasa’nın 2 ve 73. maddelerine aykırılık teşkil
etmez.
b) 4962 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 7 Ağustos 2003 tarihinden sonra ilgili sicile
kayıt ve tescil edilen taşıt yükümlüleri bakımından;
Vergi hukukunun genel esaslarına göre, vergi borcunun oluşabilmesi için vergiyi
doğuran olayın vukuu bulması gerekir. Ancak, vergiyi doğuran olaydan sonraki dönem için
vergi tarh, tahakkuk ve tahsilatı olanaklıdır. Bu nedenle, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi
Kanunu’nun 7. maddesinde, takvim yılının ikinci altı ayında kayıt ve tescil edilen taşıtlar için
son altı aylık döneme ait motorlu taşıtlar vergisi yükümlülüğü doğacağı açıklanmıştır. Kural
böyle iken, takvim yılının ikinci yarısında sicile kayıt ve tescil edilen taşıtlar için de mahsus
tarifelerde ilgili taşıt için gösterilen 2003 yılı tutarının tamamı kadar motorlu taşıt vergisi
alınması, Anayasa’nın 2. maddesindeki “hukuk devleti” ile 73. maddesinde yer alan “vergi
adaleti” ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.
Esas Sayısı : 2003/73
Karar Sayısı : 2003/86
7
Açıklanan nedenlerle, 4962 sayılı Kanun’un dava konusu 121. maddesinin birinci
fıkrasının “…Kanunun yayımı tarihinden 31.12.2003 tarihine kadar ilgili sicillere ilk defa kayıt
ve tescil edilecek taşıtlar” bölümünün bu gerekçelerle iptali, kalan bölümünün iptaline ilişkin
istemin ise reddi gerekeceği görüşüyle karara karşıyız.
Başkan
Mustafa BUMİN
Başkanvekili
Haşim KILIÇ

Üye
Yalçın ACARGÜN
Üye
Sacit ADALI

EK GEREKÇE
Anayasa’nın 153. maddesinin son fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi Kararları Resmi
Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını,
gerçek ve tüzelkişileri bağlar” denilmektedir. Buna göre, Anayasa Mahkemesi kararları
yayımlanmakla bağlayıcılık özelliği kazandığından, yasama organı aynı konuda düzenleme
yaparken bu kararları etkisiz veya sonuçsuz bırakacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve
iptal edilen kuralları yeniden yasalaştırmamak zorundadır. Anayasa Mahkemesi kararlarının
sonuçları kadar gerekçelerinin de bağlayıcılığı tartışılamaz. Çünkü kararlar gerekçeleri ile bir
bütünlük oluştururlar ve bu doğrultuda yasamanın da içinde yer aldığı devletin ve kişilerin
etkinliklerinde yönlendirici ve belirleyici olurlar. Bu nedenle yasama organı iptal edilen
yasaların yerine yeni düzenleme yaparken kararların gerekçelerini de gözönünde
bulundurmakla yükümlüdür. Ancak yasa koyucu kimi zaman Anayasa Mahkemesinin bir kural
hakkında yürürlüğün durdurulmasına karar vermesinden ya da iptal kararının duyulmasından
sonra aynı konuda süratle düzenleme yapabilmektedir. Bu durum, Anayasa’nın 153. maddesini
işlemez hale getirdiğinden, bu maddeye göre denetim yapılmasını engellemektedir. Oysa,
Anayasa kuralının işlemez hale getirilmesi denetim olanağını ortadan kaldırdığı için ona
uyulmamasından daha ağır bir Anayasa ihlâli oluşturur.
Açıklanan nedenlerle iptali istenen kuralın, yalnız Anayasa’nın kararda belirtilen
maddelerine değil, 153. maddesine de aykırı olduğu görüşündeyim.
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU