Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


İş kazasında maluliyet oranı %0 olsa dahi manevi tazminata hükmedilmesi gerekir

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2013/157

Karar Numarası: 2013/8924

Karar Tarihi: 02.05.2013

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, her iki davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı ve davalılardan … Yapı Taah. AŞ. Ortak Girişimi ile Ata Yapı Tic. AŞ. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, göre, temyiz eden davalılar … Yapı Taahhüdü AŞ ile Ata Yapı Tic AŞ’nin tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,

2-Dava 09.11.2005 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece davacının sürekli iş göremezliğinin söz konusu olmadığından maddi tazminat isteminin, dava konusu olay nedeniyle bacağında basit bir kesi olduğu geçici ya da sürekli iş göremezlik ödeneği ödenmediği, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilmesinin mümkün bulunduğundan bahisle manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş ve bu karar davacı ile bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Sigortalıda dava konusu iş kazası nedeniyle sağ uyluk proksimal medialde 10 cm’lik kesi ile iki taraflı iskayon pubis kollarında kırık meydana geldiği, 09.11.2005 tarihinden itibaren bir ay raporlu bulunduğu, sürekli iş göremezliğinin söz konusu olmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık sürekli iş göremezliğin bulunmadığı durumlarda dahi bedensel bütünlüğü ihlal edilenin manevi tazminat istem hakkının bulunup bulunmadığına ve sürekli iş göremezlik söz konusu olmasa bile iş kazası nedeniyle istirahatli olunan dönemde yoksun kalınan kazancın talebinin mümkün bulunup bulunmadığına ilişkindir.

Davacı dava dilekçesinde diğer taleplerin yanı sıra iş kazası nedeniyle raporlu istirahatli olduğu giderek çalışamadığı günler nedeniyle uğradığı maddi zararın tazminini de istemiş olup bu talep geçici iş göremezlik döneminde yoksun kaldığı geliri de kapsar. Bu yönüyle davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 16-89 ve 5510 sayılı Yasanın 18. maddelerinde iş kazası veya meslek hastalığı dolayısıyla geçici iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verileceği, yatarak tedavi halinde günlük kazancın yarısı, ayakta tedavi ettirildiğinde günlük kazancın 2/3 oranında ödenek ödeneceği bildirilmiştir. Geçici iş göremezlik devresinde sigortalının çalışamadığı dönemde yoksun kaldığı gelirde iş kazası sonucu oluşan maddi zarar kapsamındadır. Raporlu olunan dönemde çalışamayan sigortalının bu dönemde yoksun kaldığı ücreti kadar bir zararının oluşacağı ve bu zararın da maddi zarar içerisinde kabul edilmesi gerektiği açıktır. Sigortalının zararlandırıcı olay nedeni ile tedavisinin devam ettiği ve çalışamadığı sürelerde %100 iş gücü kaybına uğradığı kabul edilerek bilirkişi aracılığıyla maddi zarar tespit edilip SGK’ca ödenmesi gereken geçici iş göremezlik ödeneği düşüldükten sonra elde edilecek sonuca göre maddi zarar belirlenmelidir.

Zarar görenin tam olarak iyileşmesi, şifa bulması halinde geçici iş göremezlik söz konusudur. Bu süre bir tedavi devresini içine alır. İyileşme ve şifa bulma farklı kavramlardır. İyileşme hali her türlü tedavinin yapılmasına tıp tekniğinin bütün imkânlarının kullanılmasına rağmen arızalara tedavi yoluyla tesir etme olanağının kalmamış olması halidir. Bu hallerde arıza ve ıstıraplar ortadan kalkmamış olup yalnızca halinde bir düzelme söz konusudur. Geçici iş göremezlik zararının hesabında iyileşme tarihinin tespiti ayrı bir önem taşır. İyileşme tarihi aynı zamanda işe başlama tarihindir. Bu tarihi tedaviyi yapan doktor veya sağlık kurulu tespit etmiş olabilir. İtiraz halinde bilirkişi incelemesi yaptırılmalıdır. Olay tarihi ile iyileşme süreleri içinde iş göremezlik derece derece azalır.

Öte yandan ceza hukukundaki mutat işten kalma ile iyileşme ve şifa bulma da ayrı kavramlardır. Kişinin normal bedeni faaliyetlerini esas alarak belirlenen ” mutat iştigalden kalmak” süreyi esas alır. Borçlar Hukukunda ise, esas olan mesleki işten kalmadır.

Somut olayda davacının iş kazası sonrasında meslekte kazanma güç kaybına uğramadığı tespit edildiğinden iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi zarar söz konusu değilse de iş kazası nedeniyle istirahatli olduğu giderek çalışamadığı dönemde yoksun kaldığı geliri nedeniyle bir maddi zararı olduğu ortadadır.

Manevi tazminata gelince: Beden tamlığı bozulan işçinin duymuş olduğu acı ve üzüntünün giderilmesi için (manevi tazminat) isteminde bulunabileceği de ortadadır. Bu yönden davanın yasal dayanağı belirgin olarak yürürlükten kalkan Borçlar Kanununun 4, yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunun 57. Maddeleri ile 26.6.1966 gün ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararıdır. Anılan maddelere ve İçtihadı Birleştirme kararına göre, manevi tazminata hükmedilmesi için 1-Eylem, 2-Zarar 3-Zarar ile eylem arasında illiyet bağı 4-Eylemin Hukuka aykırı olması 5- İşçinin cismani zarara uğraması koşuldur. Somut olayda, maluliyet oranı % 0 olsa dahi, davacının iş kazası neticesi oluşan rahatsızlık nedeniyle bir ay süre ile raporlu kaldığı, vücut bütünlüğünün zarara uğramış olduğu, sağlam insana göre maluliyet oranı olmasa dahi üzüntü ve elem duyacağı, ruh bütünlüğünün ihlalinin de cismani zarar kavramına dahil bulunduğu, manevi tazminatın düzenlendiği BK’nun 47 ve TBK’nun 56.maddesinde belirtilen bedensel bütünlüğün zedelenmesi koşulunun somut olayda oluştuğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca da maluliyetin olmadığı, bacağında basit bir kesi olduğu, geçici ya da sürekli iş göremezlik ödeneği ödenmediği, yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilmesinin mümkün bulunduğundan bahisle mahkemece manevi tazminata hükmedilmemesi yersizdir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacı ve temyiz eden davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 02/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.