Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


İRADE FESADI İDDİASI TANIK İFADELERİ DE DAHİL OLMAK ÜZERE HER TÜRLÜ DELİLLE İSPAT EDİLEBİLİR

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2024/1097

Karar Numarası: 2024/4187

Karar Tarihi: 05.03.2024

SAYISI : 2023/2717 E., 2023/2479 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : … 4. … Mahkemesi

SAYISI : 2023/138 E., 2023/333 K.

Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 05.03.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat … geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı temsilcisinin, müvekkili Şirkette çalışan ve toplu … sözleşmesinden faydalanan işçilerden, ücretleri 01.01.2023’ten itibaren uygulanacak olan 8.506,00 TL asgari ücretin altında olanların ücretlerinin önce 8.506,00 TL’ye yükseltilmesini daha sonra ise tüm işçilerin ücretlerine %103 zam yapılmasını talep ettiğini, haksız, hukuka ve sözleşmeye aykırı, işyerindeki barışı ve huzuru, işveren işçi ilişkilerini ve işçiler arasındaki ücret dengesini bozmaya yönelik, müvekkili Şirketi iflasa ve kapanmaya sürükleyecek ve bu yolla da müvekkili Şirkette çalışan işçileri işsiz bırakabilecek bu talebin dayanağı olarak da toplu … sözleşmesinin 35 inci maddesinin (B) bendinin “Sözleşmenin 2. Yılında sendika üyesi işçilerin 01.01.2023 tarihindeki ücretlerine” ifadesi içerisindeki “01.01.2023 tarihindeki” ibaresinin gösterildiğini, ancak bahse konu tarihin, taraflar arasında yapılan sözleşme görüşme ve müzakerelerinde 31.12.2022 olarak kararlaştırılmışken, davalı tarafından müvekkili Şirket adına hareket eden kişilerin iradelerinin hile ve aldatma yoluyla fesada uğratılarak ve bu suretle davalı tarafından yapılan … taraflı değişiklik gizlenerek toplu … sözleşmesine konulduğunu, bu nedenle mezkur maddede yer alan “01.01.2023 tarihindeki” ibaresinin hükümsüzlüğünün tespiti gerektiğini, davalının bu değişikliği yaparken müvekkili Şirket çalışanlarının iradelerini hile ve aldatma yoluyla fesada uğratmak ve değişikliği gizlemek maksadıyla, sadece kırmızı ile yazılı olanlara dikkatlerini vermelerini sağlamaya çalıştığını, bu yolla tarih değişikliğinin gözden kaçırılmasını hedeflediğini ve bunda başarılı olduğunu, davalının hile ve aldatma saikli hareketleri sonucu iradeleri fesada uğratılan müvekkili Şirket temsilcilerinin toplu … sözleşmesini değiştirilmiş hâliyle imzaladıklarını ve davalının 09.01.2023 tarihli yazısı kendilerine ulaşana kadar bu değişikliğin müvekkili Şirketten saklandığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle toplu … sözleşmesinin 35 inci maddesinin “İkinci Yıl Zammı” başlıklı (B) bendinin birinci cümlesinin; sözleşmenin “2. yılında sendika üyesi işçilerin” ifadesinden sonra gelen “01.01.2023 tarihindeki” ibaresinin hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; toplu pazarlık sürecinin hem işveren hem Sendika tarafından bu alanda uzmanlaşmış profesyoneller aracılığı ile yönetildiğini, aldatılma iddiasının toplu pazarlığın doğasına ve niteliğine aykırı olduğunu, toplu … sözleşmesi taslak metninin davacı işverenliğe 08.02.2021 tarihinde teslim edildiğini, daha sonra bir araya gelinerek müzakere sürecinin belirlendiğini, 19.01.2022 ve 27.01.2022 tarihlerinde müzakereler gerçekleştirerek anlaşmaya varıldığını, anlaşma tutanağı tutulduğunu, taraflarca anlaşılan ve imzalanan toplu … sözleşmesinin varılan anlaşmaya uygun şekilde redakte edilerek 14.02.2022 tarihinde işverenlikle paylaşıldığını ve onay sonrasında basıldığını, toplu … sözleşmesinin işverene getirmiş olduğu ekonomik maliyete katlanmak istemeyen davacı işverenliğin ücretleri toplu … sözleşmesinde hüküm altına alınan oranda yükseltmemek, işçileri asgari ücrete mahkum etmek amacıyla gerçek amacını “Yanıldım, aldatıldım.” diyerek perdelemeye çalıştığını, toplu … sözleşmesi maddelerine, 2709 … … Cumhuriyeti Anayasası’na (Anayasa), emredici kanun hükümlerine, ahlaka ve adaba aykırı olmadığı sürece taraflar dışındaki hiçbir … müdahale etme … ve yetkisi bulunmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu ibarenin sarih bir tarih olduğu, davalı Sendikaya yöneltilen bir irade sakatlığı iddiası ve iptal talebinin bulunmadığı, irade sakatlığının sözleşmeyi kendiliğinden kesin hükümsüz kılan bir sonucu bulunmayıp inşaî nitelikteki iptal edilebilirlik yaptırımına tâbi olduğu, toplu … sözleşmesi görüşmelerinin birer kişi arasında sürmediği, müzakeresine ve düzenlenmesine birden çok sendika ve işveren temsilcisinin katıldığı, müzakerelerin uzunca bir süre devam ettiği, somut olayda 2. yıl ücret zammı yönünden 01.01.2023 ücretlerinin esas alınmasına ilişkin düzenlemenin teklif tasarısından anlaşma tutanağına ve redaksiyon metnine kadar tekrarla işverene gönderildiği, “anlaşma tutanağının müştereken ve okunarak imza altına alındığının” beyan edildiği, sürecin yüz yüze kollektif müzakerenin yanı sıra e-posta yazışmalarıyla ilerlediği, işveren tarafın kendi egemenlik sahasında inceleme ve değerlendirme imkânının bulunduğu, söz konusu fıkranın iki cümleden ibaret olduğu, gerek 01.01.2023 tarihinin gerekse ücret zam oranı yönünden mukayese öngören cümlenin aynı fıkrada bulunduğu, 2. (ve son) cümle yönünden irade fesada uğramamış iken önündeki ilk cümledeki tarihin hile yoluyla yazıldığına ilişkin iddiasın hayatın olağan akışına uygun düşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı dava dilekçesinde belirttiği sebeplerle ve tanıklarının hukuka aykırı olarak dinlenilmediği gerekçesiyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; dava ve istinaf dilekçelerinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, toplu … sözleşmesinde yer alan düzenlemenin hükümsüzlüğünün tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Anayasa’nın “Toplu … sözleşmesi ve toplu sözleşme …” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu … sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”

2. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36 ncı maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile … yargılanma hakkına sahiptir.”

3. Anayasa’nın 90 ıncı maddesinin son fıkrası şöyledir:

“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.”

4. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “… yargılanma …” kenar başlıklı 6 ncı maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.”

5. 6100 … Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hukuki dinlenilme …” kenar başlıklı 27 nci maddesi şöyledir:

“(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.

(2) Bu hak;

a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,

b) Açıklama ve ispat hakkını,

c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini,

içerir.”

6. Dairemizin 16…..2022 tarihli ve 2022/7390 Esas, 2022/7935 Karar … ilâmının … yargılanma … ile hukuki dinlenilme hakkının açıklandığı ilgili kısmı şöyledir:

“9. Gerek Anayasa gerekse AİHS düzenlemelerine uygun olarak 6100 … Kanun’un 27 nci maddesinde düzenlenen “Hukuki dinlenilme …”nın temel unsurları anılan maddede … … belirtilmiş, böylece uygulamada bu temel yargısal hak konusundaki tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

10. Bu unsurlardan ilki bilgilenme hakkıdır. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerek karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hak sahibinin kendisi ile ilgili yargılama ve yargılamanın içeriği hakkında tam bir şekilde bilgi sahibi olması sağlanmalıdır. Tarafın bilgi sahibi olmadığı işlemler, belge ve bilgiler yargılamada esas alınamaz. Bilgilenmenin şekli bakımından, hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalı, ilgilinin bilgilenmesi şeklen değil, gerçek anlamda sağlanmaya çalışılmalıdır.

11. Bu hakkın ikinci unsuru, açıklama ve ispat hakkıdır. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanır. Bu durum silahların eşitliği ilkesi olarak da ifade edilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre silahların eşitliği ilkesi, davanın bir tarafını, diğer taraf karşısında belirli bir dezavantaj içine sokmayacak şartlar altında, her bir tarafın deliller de dâhil olmak üzere, davasını ortaya koymak için makul ve kabul edilebilir olanaklara sahip olması zorunluluğu şeklinde ifade edilmiştir (Sibel İnceoğlu, … Yargılanma …, Anayasa Mahkemesine … Başvuru El Kitapları Serisi-4, 2018, s.115).

12. … yargılanma hakkının içinde yer alan ve silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı diğer bir hak ise, çelişmeli (çekişmeli) yargılama hakkıdır. Çekişmeli yargılama ilkesinin anlamı, bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, mahkemenin kararını etkilemek amacıyla … yargının bağımsız bir mensubu tarafından bile olsa gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşlerle ilgili bilgiye sahip olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme hakkının tanınmasıdır (… Doğru/… Nalbant, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (Açıklama ve Önemli Kararlar) C.1, …, 2012, s.637).”

3. Değerlendirme

1. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili; hile ve aldatma yolu ile iradelerinin fesada uğratıldığı iddiasıyla, 01.02.2022 tarihinde imzalanmış olan toplu … sözleşmesinin 35 inci maddesinin “B) İkinci Yıl Zammı” başlıklı fıkrasının birinci cümlesinin, sözleşmenin “2. yılında sendika üyesi işçilerin” ifadesinden sonra gelen “01.01.2023 tarihindeki” ibaresinin hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekilinin dava dilekçesinde tanık deliline de dayandığını belirttiği ve 21.09.2023 tarihli oturumda hazır olan tanıklarının dinlenilmesini talep ettiği görülmekte ise de Mahkemece kurulan “Dosyanın mahiyeti itbiariyle tanık dinlenmesi mümkün olmadığından, davacının tanık dinletmesi talebinin reddine” şeklindeki ara karar ile talebin reddedildiği görülmektedir.

3. Belirtmek gerekir ki davacının iddiası hile ve aldatma yolu ile irade fesadına dayalı olduğu için bu iddianın tanık dâhil her türlü delille ispatı olanaklıdır. Bu itibarla Mahkemece tanık dinlenilmesi talebinin reddedilmesi doğru olmayıp, bu uygulama yukarıda ayrıntılı şekilde açıklanan hukuki dinlenilme hakkının da ihlali niteliğindedir.

4. Bu açıklamalara göre; Mahkemece tanık listesinin sunulması için kesin süre verilmesi, daha sonra usulüne uygun şekilde bildirilen tanıkların yöntemince dinlenilmesi ve bundan sonra işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Anılan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

Davacı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.