Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


İftiraya uğrayan kişinin gözaltına alınması halinde iftirayı atan kişi, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlemiş sayılır

T.C.

Yargıtay Başkanlığı

8. Ceza Dairesi
Esas No:  2014/21644
Karar No: 2014/30708
Karar Tarihi: 10.12.2014

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU

BANKA VEYA KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU

İFTİRA SUÇU

KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU

SAHTE BELGELERLE KREDİ KARTI ALMAK AMACIYLA BANKAYA BAŞVURMASI SONUCU BELGELERDE ADI GEÇEN ŞAHSIN GÖZALTINA ALINMASINA NEDEN OLDUĞUNDAN BAHİSLE “KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMAK” SUÇU

ÖZETİ: Mağdurun kimliğini kullanarak sahte kredi kartı almak için bankaya başvuran ve kendisine kart verilmeyen, adına belge düzenlenen kişi­nin; bir suç işlendiğinden bahisle yetkili makamlara başvurusu bulunmadığından ve mağdurun özgürlüğünü bizzat kısıtlamadığı gibi görevlileri azmettirdiği hu­susunda delil olmadığından kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları bulunmamaktadır.Başkasının hürriyetini kısıtlama suçu kasten işlenen suçlardandır. Suçun manevi unsuru, bilerek ve isteyerek bir kimsenin bir yere gitmek veya bir yerde kalmak özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Sanığın; adına belge düzenlediği kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması kastı bulunmadığından TCK.nın 109/1. maddesinde yazılı suçun yasal unsurları olayda gerçekleşmemiştir.Öte yandan, ceza yasasının sahtecilik suçlarına ilişkin bölümünde, iftira suçunda olduğu gibi sahtecilik suçunun işlenmesi sonucunda bir kimsenin öz­gürlüğünün kısıtlanmasına neden olunması halinde TCK.nın 109. maddesinin uygulanması gerektiğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. İmzası taklit edilen kişinin gözaltına alınması hususunda yetkili merciilerin azmettirildiği de ileri sürülemez. Ceza Yasasında objektif sorumluluk kural olarak kabul edilmemiş olup TCK.nın 23. maddesi uyarınca fiilin kastedilenden daha ağır veya başka bir sonucun oluşumuna neden olması halinde kişinin sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamına göre de, sanığın taksirli bir hareketi mevcut değildir.

Gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:

Sanığın, sahte belgelerle kredi kartı almak amacıyla bankaya başvurması sonucu, belgelerde adı geçen şahsın gözaltına alınmasına neden olduğundan bahisle “kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” suçundan cezalandırılması için dava açılıp, mahkumiyetine karar verilmiştir.

Bir kimsenin hukuka aykırı olarak bir yere gitmesi veya bir yerde kalması, özgürlüğünden yoksun bırakılması halinde, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak suçu oluşmaktadır. Suç doğrudan doğruya fail tarafından işlenebileceği gibi, bir kişinin azmettirilmesi, asıl faile yardım edilmesi suretiyle de işlenebilir.

İftira suçu ise; işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma veya ko­vuşturma başlatılması ya da idari bir yaptırım uygulanması için bir kimseye hu­kuka aykırı isnatta bulunulmasıdır. TCK.nın 267. maddesinin 4. fıkrası uyarınca bu fiil nedeniyle iftira edilenin gözaltına alınması halinde iftira eden, mağdurun hürriyetinden yoksun kılınması suçundan da dolaylı fail olarak sorumludur.

Somut olayda; mağdurun kimliğini kullanarak sahte kredi kartı almak için bankaya başvuran ve kendisine kart verilmeyen, adına belge düzenlenen kişi­nin; bir suç işlendiğinden bahisle yetkili makamlara başvurusu bulunmadığından ve mağdurun özgürlüğünü bizzat kısıtlamadığı gibi görevlileri azmettirdiği hu­susunda delil olmadığından kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları bulunmamaktadır.

Başkasının hürriyetini kısıtlama suçu kasten işlenen suçlardandır. Suçun manevi unsuru, bilerek ve isteyerek bir kimsenin bir yere gitmek veya bir yerde kalmak özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Sanığın; adına belge düzenlediği kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması kastı bulunmadığından TCK.nın 109/1. maddesinde yazılı suçun yasal unsurları olayda gerçekleşmemiştir.

Öte yandan, ceza yasasının sahtecilik suçlarına ilişkin bölümünde, iftira suçunda olduğu gibi sahtecilik suçunun işlenmesi sonucunda bir kimsenin öz­gürlüğünün kısıtlanmasına neden olunması halinde TCK.nın 109. maddesinin uygulanması gerektiğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. İmzası taklit edilen kişinin gözaltına alınması hususunda yetkili merciilerin azmettirildiği de ileri sürülemez. Ceza Yasasında objektif sorumluluk kural olarak kabul edilmemiş olup TCK.nın 23. maddesi uyarınca fiilin kastedilenden daha ağır veya başka bir sonucun oluşumuna neden olması halinde kişinin sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamına göre de, sanığın taksirli bir hareketi mevcut değildir.

Sanığın, kredi kartı almak için şikayetçi adına bankaya müracaat etmesi ve bir takım belgeleri şikayetçi adına imzalaması iftira suçunu oluşturmayıp ey­lemi, sahtecilik veya kredi kartını alması halinde TCK.nın 245/2. maddesindeki suçu oluşturmaktadır. Dolayısıyla TCK.nın 267/4. maddesinin uygulanma olana­ğı bulunmamaktadır.

Ayrıca tek bir eylem nedeniyle birden fazla mahkumiyet hükmü kurulması için bu konuda yasada açık bir hüküm bulunması gerektiği de gözetildiğinde, sanığın kredi kartı almak için sahte belgelerle bankaya başvurusu nedeniyle im­zası taklit edilen kişinin gözaltına alınmasının sanığın sorumluluğunu gerektiren bir başka suçu oluşturduğuna dair yasal düzenleme bulunmadığı ve hürriyeti kısıtlama suçunun da yasal unsurlarının oluşmadığı gözetildiğinde “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi uyarınca sanık hakkında; “kişinin hürriyetinden yoksun bırakılması” suçundan açılan davada, beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,

2- Sanığın kredi kartının kötüye kullanılması suçundan kurulan hükme yönelik temyizine gelince:

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulaması­na, hukuka uygun yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın, bir sebebe dayanmayan temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine, ancak:

Katılan bankaya kredi kart başvurusunda bulunduğu sırada ibraz ettiği sahte belgelerin araştırılması sonucu gerçek olmadığının anlaşılması üzerine kart başvurusu reddedilen sanığın eyleminin 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 37/2. madde ve fıkrası ya da belgelerin niteliğine göre TCK. nın 204/1. madde ve fıkrasında düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yazılı şekilde sahte kredi kartı üretmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,

Sonuç: Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş ol­duğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMA­SINA, 10.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.