Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


Her ne kadar davacının birden fazla taşınmazı olsa da ihtiyaçlı kızının evlenip kirada oturduğu dikkate alındığında ihtiyaç sebebiyle tahliye davasının kabulü gerekir

YARGITAY

6. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2014/6610

Karar Numarası: 2014/8287

Karar Tarihi: 24.06.2014

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş, ancak davanın niteliği itibari ile duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Uyuşmazlık, konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

6098 Sayılı TBK.’nun 350/1. maddesi uyarınca ihtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak davalarda dava hakkı kural olarak kiraya verene aittir. Ancak kiraya veren durumunda olmayan malikin de bu davaları açabileceği içtihaden kabul edilmiştir. Kiralanan paylı mülkiyete konu ise pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm ortakların davaya katılmaları gerekir. Bu koşullar birlikte dava açma şeklinde gerçekleşebileceği gibi bir paydaş tarafından açılan davaya sonradan diğer paydaşların onaylarının alınması şeklinde de sağlanabilir. Elbirliği mülkiyetinde, ortakların davaya katılmaları sağlanamaz ise miras bırakanın terekesine temsilci atanması sağlanarak temsilci huzuruyla dava yürütülür. Dava hakkına ilişkin olan bu hususların mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulması gerekir.

Kimlerin ihtiyacı için tahliye davası açılabileceği TBK.’nun 350. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Sözü edilen madde hükmüne göre kiraya veren veya kiraya veren durumunda olmayan malik ancak kendisinin, eşinin alt soyu ve üst soyunun veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut (veya işyeri) ihtiyacı için dava açabilir.

İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.

Olayımıza gelince; davada dayanılan ve hükme esas alınan 15.09.2008 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı kiraya veren 03.10.2013 tarihinde açmış olduğu işbu dava ile kızı Burçak Kabadayı’nın 27.09.2013 tarihinde evlendiğini, kiralanana konut olarak ihtiyacının bulunduğunu, bu konuda davalıya ihtarnameler gönderilip tahliyesi istenmiş ise de bir sonuç alınamadığını, dava konusu edilen kiralananı ihtiyaçlı kızının evlenmesi durumunda kullanması amacı ile satın aldığını, davalının ise kiralananı tahliye etmek için para talebinde bulunup, bu isteğinin kabul edilmesine karşın sürekli talep ettiği miktarı artırma yoluna

gittiğini, bu şekilde haksız kazanç elde etmeyi amaçladığını, davalının kiralananı tahliye etmemesi üzerine ihtiyaçlının kiralananın bulunduğu sitede daha küçük bir daireyi kiralamak zorunda kaldığını belirterek, davalının kiralanandan tahliyesini talep etmiştir. Davalı ise, bir otelde halkla ilişkiler uzmanı olarak çalışıp, ihtiyaçlının nişanlanması döneminde nişan töreni için yer bulunması konusunda davacıya yardımcı olduğunu, yine bu dönemde istenirse kiralananı tahliye edebileceğini beyan etmesine rağmen, davacının başka yerlerde dairesinin olduğunu, ancak çocukların daha farklı bir yerde oturmak istediklerini beyanla tahliyesine gerek olmadığını beyan ettiğini, daha sonra tahliye talebinde bulunmuş ise de, iş durumunun o aşamada kiralananı tahliye etmesine müsait olmadığını, ihtiyaçlının dava tarihinden önce başka bir yer kiralamış olması nedeniyle tahliye için aranan zorunluluk unsurunun ortadan kalktığını, tahliye için davacıdan para istediği iddiasının da doğru olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Dosya kapsamı itibariyle, davacının kızı ihtiyaçlı B.. K.. 27.09.2013 tarihinde E.. G.. ile evlenmiş olup, kiralananın bulunduğu sitede başka bir daireyi 01.09.2013 tarihinde aylık 2.000 TL bedelle kiralamıştır. Tanık beyanlarına göre kiraladığı bu yer dava konusu edilen kiralanana göre daha küçük olup, bu nedenle ihtiyaçlı bir kısım eşyalarını ve çeyizlerini kiraladığı konuta götürememiştir. Yine celp edilen tapu kayıtlarına göre davacı adına kayıtlı iki daire ve bir meskenin 1 / 5 payı bulunmaktadır. Mahkemece her ne kadar ihtiyaçlı ve eşinin sosyo- ekonomik durumu, davacı adına kayıtlı başka taşınmazların bulunması ve tanık beyanları ile ihtiyacın samimi olduğunun kanıtlanamaması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, öncelikle ihtiyaçlının kirada oturması ihtiyacın varlığına karine oluşturmaktadır. İhtiyaçlının evlenme ve başka bir daireyi kiralama tarihleri ile ihtiyaç durumunun Temmuz 2013 ayı içinde keşide edilen ihtarnameler ile bildirilmesinin ihtiyaçlının evlenecek olması nedeniyle kiralanana ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Diğer yandan davacı adına kayıtlı taşınmazlardan biri dava konusu kiralanan, diğeri davacının bizzat oturduğu konuttur. Başka bir taşınmazda 1 / 5 payının olması ihtiyaca tahsis edebileceği taşınmazı olduğu anlamına gelmez. Zira bu taşınmazın kullanılması diğer paydaşların onayına bağlıdır. Davacı dinlettiği tanıklarının beyanları ile ihtiyaç iddiasını kanıtlamıştır. Bu durumda mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin reddine hükmedilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.