Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için, bu hükümlerin, taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş olması ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2019/4678

Karar Numarası: 2019/7837

Karar Tarihi: 04.12.2019

MAHKEMESİ : … 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28/04/2016 tarih ve 2015/502-2016/539 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı bankanın … Şubesi’nin ticari kredisi olan müşterisi olduğunu, davalı bankadan son 10 yıl içinde kullandığı kredilerden ekstre komisyonu, hesap işletim ücreti, ipotek komisyonu, kredi kullandırma komisyonu, fon kullandırma komisyonu ve ekspertiz masrafları alındığını, taraflar arasında imza edilen tip sözleşmenin bir suretinin müvekkiline verilmediğini, sözleşmede söz konusu masraf ve komisyonların davacıdan alınacağına dair hüküm bulunmadığını, önceden yazılmış genel işlem şartlarının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davalının haksız olarak tahsil ettiği bedellerden şimdilik 1.750 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; davacının kullandığı ticari kredi nedeniyle davacıdan masraf alındığını,her iki tarafın da tacir olduğunu, davacı yanın iade talebinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davalı bankanın tacir olması nedeniyle münasip bir ücret isteme hakkının bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 02/08/2012 tarihli ve 2.000.000,00 TL limitli Genel Kredi Taahhütnamesi aktedildiği, sözleşmenin uygulanacak faiz ve komisyon oranları başlıklı 8. maddesinde bu taahhütnameye istinaden açılacak kredi ve hesaplardan faiz ve komisyon alınacağının belirtildiği, bankanın tacir olması nedeniyle ücret isteme hakkının bulunduğu, davalıya kullandırılan kredilerin esnek ticari hesap adı altında ticari kredi olduğu, bu sebeple davalı bankanın yaptığı kesintilerin sözleşme veya yasaya aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, kredi sözleşmesi uyarınca tahsil edilen kredi kullandırım, komisyon, masraf ve sair kesintilerin istirdadı istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında 02.08.2012 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış olup, bu tarih itibariyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüktedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. maddesinde genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmış, aynı Kanun’un 21. maddesinde ise, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir.

Genel işlem koşulları incelenirken, genel işlem koşulları çerçevesinde kapsam (yürürlük), yorum ve içerik denetimi adı altında üç ayrı denetimin yapılması gerekmektedir. Bu denetimlerden ilki olan kapsam denetimi, genel işlem koşullarının sözleşme kapsamına dâhil (yürürlükte) olup olmadıklarının belirlenmesi anlamını taşır, bir başka ifade ile bazı hükümlerin şeklen sözleşme metninde yer almasına rağmen, denetim sonucunda sözleşme kapsamından çıkarılmaları ya da bu sözleşme hükümlerinin sözleşme kapsamında (yürürlükte) olmadıklarının tespiti anlamına gelmektedir. Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için, bu hükümlerin, taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş olması ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır.

Ayrıca, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 144. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden, Bakanlar Kurulunun 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı kararına istinaden Merkez Bankasının çıkarmış olduğu 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının, serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar.

Bu durumda mahkemece sözleşmenin 6098 sayılı TBK Döneminde imzalandığı gözetilerek genel işlem koşulu denetimine tabi tutulması, davalı Banka’nın davacıdan ne tür ücret, masraf komisyon tahsil ettiğinin belirlenmesi, sözleşmenin 8. maddesinin genel işlem kurulu mahiyetinde yazılmamış sayıldığı takdirde oluşan boşluğun 2006/1 sayılı tebliğ ve gerekirse emsal banka uygulamaları da gözetilerek doldurulması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmekle eksik incelemeye dayalı yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.