Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


Evlilik süresince eskort kadınlarla birliktelik yaşayan, bu nedenle eşine HPV virüsü bulaşmasına sebep olan koca kusurludur

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası:
2023 / 588
Karar Numarası: 2023 / 3696

Karar Tarihi: 05.07.2023

“İçtihat Metni”


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/606 E., 2022/1607 K.
DAVA TARİHİ : 04.09.2018
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 9. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/748 E., 2019/901 K.

Taraflar arasındaki asıl ve birleştirilen boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl boşanma davasının reddine, birleştirilen davanın kabulü ile boşanma ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek tarafından birleştirilen dava yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından birleştirilen dava yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


I. DAVA
1.Davacı kadın asıl dava dilekçesinde; eşi ile ortak üç çocuklarının olduğunu, evlilik süresi içinde davalının eve geç gelmeye başladığını, kendisini aldattığına dair duyumlar aldığını, bu duyumlar üzerine eşinin cep telefonu kayıtlarını incelediğinde eşinin çok sayıda görüşme ve mesajlaşmalarını gördüğünü, eşinin birlikte yaşadığı kadına da bu şekilde ulaştığını, aynı kadının kendisine fotoğraflar gönderdiğini beyanla zina nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin kendisine bırakılmasına, çocukları lehine ayrı ayrı 500,00TL iştirak nafakasına, kendisi için 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili birleştirilen dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı eşinden maddî ve manevî şiddete uğradığını, müvekkilini darp ettiğini, ortak çocuk Derin’e dahi şiddet uyguladığını, evlilik süresince eskort kadınlarla birliktelik yaşadığını, bu nedenle müvekkiline HPV virüsü bulaştığını ve operasyon geçirmek yüzünde kaldığını, çocukları alıp ailesinin yanına götürmeye çalıştığını, müvekkilinin ailesine kötülük yapacağı ve çocukları elinden alacağı yönünden de manevî şiddet uyguladığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin anneye bırakılmasına, müvekkili ve çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı erkeğe asıl dava dilekçesi 21.09.2018 tarihinde bizzat, birleştirilen dava dilekçesi ise 10.05.2019 tarihinde bizzat tebliğ edilmiş, her iki davaya da süresinde cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadının, eşinin zina eyleminden 12.02.2017 tarihinden itibaren haberdar olduğu, dava tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, davalı erkeğin, sözlü, fiziki ve ekonomik şiddeti nedeniyle taraflar arasında geçimsizliğin bulunduğu ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının anlaşıldığı gerekçesi ile birleştirilen davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 200,00 TL tebdir, 250,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın lehine aylık 750,00 TL tebdir, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, davacı kadının zina nedeniyle boşanma davasının hak dürürücü süre yönünden usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek, dava aşamasında ceza evinde olduğu için delillerine ulaşamadığını, son duruşmaya katılabildiğini, tanıklarını dinletemediğini, eşine şiddet uygulamadığını, çocuklarını kaçırmadığını, kusurunun bulunmadığını, eşinin kendisini aldattığını, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatı kabul etmediğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası ile davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin birleşen davaya süresi içinde cevap vermediği ve delil bildirmediğini, Mahkemece tanıklarının dinlenilmemesinin doğru olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda sözlü, fiziki ve ekonomik şiddet uygulayan davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin ortak çocukların giderlerine katkıda bulunması gerektiği, davacı kadın lehine 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ile 175 inci maddesi koşullarının oluştuğu, ortak çocukların ihtiyaçları, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumu, kusurları ve hakkaniyet ilkesi gereğince hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının makul olduğu gerekçesi ile davalı erkeğin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek, eşinin kendisini 2018, 2019 yıllarında aldattığını, kusurlu olduğunu, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatı kabul etmediğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası ile davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası ile davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile eksik inceleme bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.


2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci, 51 inci maddeleri.


3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.