Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


bir eyleme iki ceza verilemeyeceği ilkesinden” hareketle işçiye uyarı, kınama vb. disiplin cezası verilmesinden sonra aynı eylem için haklı fesih yaptırımı uygulanamaz

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2011/36860

Karar Numarası: 2013/27208

Karar Tarihi: 24.10.2013

ÖZETİ: İş sağlığı ve güvenliği mühendisi olan davacının amirinin emri üzerine işçileri gerekli önlemleri almadan banda çıkardığı, ardından işçilerin bulunduğu yerden ayrıldığı, bir süre sonra işçilerden birinin banttan düşerek yaralandığı, daha sonra ikaz eden amiri ile tartışıp itişerek sataşmada bulunduğu için iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmaktadır. Ancak olayın gerçekleştiği gün davacıya işini savsakladığı, iş kazası meydana gelmesine neden olduğu için uyarı cezası verilmiştir. Davacının iş kazası ve iş güvenliğine aykırı eylemlerinin uyarı cezası ile karşılanması sebebiyle aynı eylemden dolayı iki ayrı ceza verilemez. Dolayısıyla feshin gerekçesi ancak davacının amirine sataşması olabilir. Tarafların şikayeti üzerine Sulh Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda kimin eyleminin daha önce olduğu tespit edilememiştir. Ayrıca davacı ile tartışan işçinin işten çıkarılmadığı böylece eşit işlem ilkesine aykırı hareket edildiği de anlaşıldığından kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekir.

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı, mekanik bakım şefi olarak işe alındığını daha sonra iş sağlığı ve güvenliği mühendisliği görevi yüklendiğini, 31.12.2008 tarihinde Bakım Onarım Müdür Vekili olan R. O. isimli şahsın işyerinde davacıya sözlü sataşmada bulunduğunu, küfür ettiğini aynı zamanda fiili saldırıda bulunduğunu, Erdek Jandarma komutanlığı nezdinde suç duyurusunda bulunduğunu ve kendisinden şikayetçi olduğunu, davalı şirketin bu başvuru nedeni ile iş aktini sonlandırdığını ileri sürerek, kıdem tazminatı ile fazla çalışma ve ikramiye alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı, davacının emrindeki işçileri üstelik iş sağlığı güvenliği mühendisi olduğu halde emniyet kemersiz 11 metre yüksekte hiçbir güvenlik tedbiri aldırmadan çalıştırdığını ve bu sebeple işçilerden birinin hayatını tehlikeye attığını ayrıca haksız olduğu halde görevini hakkı ile yerine getirmediği için yapılan ikaz üzerine amiri ile diğer işçilerin önünde tartışarak hakaret edip itiştiğini ve bu nedenle iş aktinin haklı nedenlerle feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, 31.12.2008 tarihinde meydana gelen kaza ve amiri pozisyonundaki R. O. ile tartışması nedeni ile 31.12.2008 tarihinde davacının savunmasının alındığı ve hakkında ihtar cezası verildiği, akabinde aynı nedenlerden dolayı iş akdinin haklı nedenle fesih edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı taraflar temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

Somut olayda, iş sağlığı ve güvenliği mühendisi olan davacının amirinin emri üzerine işçileri gerekli önlemleri almadan banda çıkardığı, ardından işçilerin bulunduğu yerden ayrıldığı, bir süre sonra işçilerden birinin banttan düşerek yaralandığı, daha sonra ikaz eden amiri ile tartışıp itişerek sataşmada bulunduğu için iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmaktadır. Ancak olayın gerçekleştiği gün davacıya işini savsakladığı, iş kazası meydana gelmesine neden olduğu için uyarı cezası verilmiştir. Davacının iş kazası ve iş güvenliğine aykırı eylemlerinin uyarı cezası ile karşılanması sebebiyle aynı eylemden dolayı iki ayrı ceza verilemez. Dolayısıyla feshin gerekçesi ancak davacının amirine sataşması olabilir. Tarafların şikayeti üzerine Sulh Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda kimin eyleminin daha önce olduğu tespit edilememiştir. Ayrıca davacı ile tartışan işçinin işten çıkarılmadığı böylece eşit işlem ilkesine aykırı hareket edildiği de anlaşıldığından kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi hatalıdır.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

YARGITAY

22. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2017/27112

Karar Numarası: 2020/1614

Karar Tarihi: 05.02.2020

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin 01.11.2011-18.02.2015 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde iplik eğirme operatörü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız şekilde sona erdirildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının mazaretsiz devamsızlığı sebebiyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, ayrıca davacının tüm yıllık izinlerini kullandığını ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının yıllık izin hakkını kullandığı, 25.01.2015-15.02.2015-17.02.2015 tarihlerinde devamsızlık yaptığının devamsızlık tutanağı ile sabit olduğu, davacının devamsızlığa ilişkin savunmasında “özel sebeplerden dolayı” işe gelmediğini belirterek somut bir mazeret de beyan etmediği, iş sözleşmesinin işverence feshinin haklı nedene dayandığı gerekçeleriyle davanıın reddine karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 25 II- (g) bendinde, “işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi” halinde işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu kurala bağlanmıştır.

İşverenin ücretli ya da ücretsiz olarak izin verdiği bir işçinin izin süresince işyerine gitmesi beklenemeyeceğinden, bu durumda bir devamsızlıktan söz edilemez. Ancak yıllık izin zamanını belirlemek işverenin yönetim hakkı kapsamında olduğundan, işçinin kendiliğinden ayrılması söz konusu olmaz. İşçinin yıllık iznini kullandığını belirterek işyerine gelmemesi, işverence izinli sayılmadığı sürece devamsızlık halini oluşturur.

İşçinin işe devamsızlığı, her durumda işverene haklı fesih imkanı vermemektedir. Devamsızlığın haklı bir nedene dayanması halinde işverenin derhal ve haklı nedenle fesih imkanı bulunmamaktadır. İşçinin hastalığı, aile fertlerinden birinin ya da yakınlarının ölümü veya hastalığı, işçinin tanıklık ve bilirkişilik yapması gibi haller, işe devamsızlığı haklı kılan nedenlerdir. Mazeretin ispatı noktasında, sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece özel sağlık kuruluşlarından alınan raporlara da değer verilmelidir.

Devamsızlık süresi, ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü ya da bir ayda üç işgünü olmadıkça, işverenin haklı fesih imkanı yoktur. Belirtilen işgünlerinde hiç çalışmamış olunması gerekir. Devamsızlık saatlerinin toplanması suretiyle belli bir gün sayısına ulaşılmasıyla işverenin haklı fesih imkanı doğmaz.

Devamsızlık, işçinin işine devam etmemesi halidir. İşyerine gittiği halde iş görme borcunu ifaya hiç başlamayan bir işçi devamsızlıkta bulunmuş sayılmamalıdır. İşçinin yapmakla yükümlü olduğu ödevleri hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi ayrı bir fesih nedeni olup, bu durumda 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II- h bendi uyarınca değerlendirme yapılmalıdır.

Maddede geçen “bir ay” ifadesi takvim ayını değil ilk devamsızlıktan sonra geçecek olan bir ayı ifade eder. İlk devamsızlığın yapıldığı gün ayın kaçıncı günüyse takip eden ayın aynı günü bir aylık süre sona erer. Son ayda ilk devamsızlığının gerçekleştiği günün bulunmaması halinde son ayın son günü bir aylık süre dolmuş olur. Sonraki devamsızlar söz konusu ise takip eden aylık dönemler içinde değerlendirilir.

İşgünü, işçi bakımından çalışılması gereken gün olarak anlaşılmalıdır. Toplu iş sözleşmesinde ya da iş sözleşmesinde genel tatil günlerinde çalışılacağına dair bir kural mevcutsa, bu taktirde söz konusu günlerde çalışılmaması da işverene haklı fesih imkanı tanır.

Somut olayda, davacı iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı bir neden gösterilmeksizin feshedildiğini beyan etmiş, davalı davacının 25.01.2015, 15.02.2015 ve 17.02.2015 tarihlerinde devamsızlık yaptığını, iş sözleşmesinin bu yüzden haklı sebeple feshedildiğini savunmuştur. Dosyaya davalı tarafça ibraz edilen 25.01.2015, 15.02.2015 ve 17.02.2015 tarihli devamsızlık tutanaklarında, davacının belirtilen tarihlerde devamsızlık yaptığının tespit edildiği, her ne kadar davalı tarafça dinletilen tanıklar tutanak tanıkları olmadıkları için tutanak içerikleri teyit edilememiş ise de, devamsızlık tutanağı içerikleri incelendiğinde, davacının her bir güne ilişkin vermiş olduğu devamsızlık savunmalarının bulunduğu, davacının bu savunmalarında özel sebeplerden dolayı işe gelmediğini bildirdiği, yargılama aşamasında bahse konu savunma yazılarına dair imza ve yazı itirazında bulunulmadığı, yani davacının belirtilen tarihlerde devamsızlık yaptığının sabit olduğu anlaşılmaktadır. Ancak mahkeme ilamının gerekçesinde, “özel sebeplerden dolayı” işe gelmediğini belirterek somut bir mazeret beyan etmeyen davacının iş sözleşmesinin işverence haklı nedenle feshedildiği belirtilmiş ise de, dosyaya ibraz edilen devamsızlık tutanaklarının incelenmesinden Personel Şefi Sait Yoldaş imzasını taşıyan her bir devamsızlık tutanağında, davacının savunmasının meşru mazeret olarak kabul edilmediği, bu nedenle işe gelmediği güne ait bir yevmiyenin kesileceği belirtilmiş olup; ilgili aylara ilişkin ücret bordrolarında da eksik tahakkuk bulunduğu görülmektedir. Davacıya fesih nedeni yapılan eylemleri için yemiye kesme cezası verilmesine rağmen, aynı eylemlerin bu defa fesih nedeni gösterilmesi aynı eyleme birden fazla ceza verilmemesi ilkesine uygun düşmemektedir. Aynı eylem nedeniyle birden fazla ceza verilemeyeceğinin göz önünde bulundurularak, feshin geçersizliği ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2023 / 15115


Karar Numarası: 2023 / 17624

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 52. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/5594 E., 2023/506 K.
DAVA TARİHİ : 31.10.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
SAYISI : 2019/310 E., 2022/314 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkette 2013 yılında … ve … Şantiyelerinde aşçıbaşı olarak çalıştığını, davacının … sözleşmesinin davalı Şirket tarafından haksız ve bildirimsiz olarak sona erdirildiğini, davacıya yazılı fesih bildirimi yapılmadığı gibi fesih gerekçesinin de açıklanmadığını, … yerinde … aşçıbaşı olmasından dolayı sürekli fazla çalışma yapmak zorunda kaldığını, … bayram ve genel tatillerde, hafta tatillerinde çalışmaya devam ettiğini, ancak bu çalışmaları karşılığı hak ettiği ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, … bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davlıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davalı işyerinde 30.10.2015 tarihinde çalışmaya başlayan davacının 31.05.2016 tarihinde henüz bir yıllık çalışma süresi dolmadan … sözleşmesinin müvekkili Şirket tarafından haklı nedende feshedildiğini, davacının … yerine sarhoş olarak geldiğini, bu hususa ilişkin yazılı fesih bildiriminde davacı imzasının bulunduğunu, fazla çalışma alacağı bulunmadığının imzalı belgeler ile sabit olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyuşmazlığın … hukukuna göre çözümlenmesi gerektiği kanaatine varıldığı, 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre işçinin kıdeminin, aynı işverenin işyerinde veya değişik … yerlerinde çalıştığı toplam süreler göz önüne alınarak hesaplanacağı öngörüldüğünden işçinin söz konusu işyerlerinde değişik zamanlarda çalışmış olmasının da durumu değiştirmeyeceği, davacının daha önceki çalışmalarının da kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona erdiğinin ispatlanamadığı, davacının aynı işveren nezdinde geçen çalışma sürelerinin toplanması ile aksi ispatlanamayan kurum kayıtlarındaki gibi kıdeminin 2 yıl, 1 ay olduğu, ücretinin net 2.000,00 USD olduğunu, yol yemek ve barınma yardımı gibi sosyal yardımlar için 200,00 USD eklenmek suretiyle giydirilmiş brüt ücretinin 2.700,28 USD olduğu, feshin haklı nedenle yapıldığını iddia ve ispat edemediğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre sübut bulan fazla çalışma, hafta tatili ve … bayram ve genel tatil günlerinde çalışmaya ilişkin alacaklarının denetime elverişli bilirkişi raporunda hesaplanan tutarlarda hüküm altına alındığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacının … sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun’un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (d) alt bendi gereğince haklı nedenle feshedildiğini, davacının işverenin disiplin kurallarına uymadığını, çalışma saatleri içerisinde alkol aldığını ve … alkollü geldiğini, imzalamış olduğu yurt dışı … sözleşmesi ve eki niteliğinde bulunan Yurt Dışına Çıkış Yapan İşçi Bilgilendirme Formu ve Etik İlkeler Uyum Beyanı gibi evraklar ile tüm şartlar üzerinde mutabık kalınmış olunmasına rağmen, davacının etik ilkeler ve ahlaki kuralları hiçe saydığını, davacının kıdem tazminatına hak kazanabilecek çalışma süresini de doldurmadığını, sözleşmeye göre fazla çalışma ücreti talep hakkı bulunmadığını, kaldı ki davacının fazla çalışma iddialarının açıkça hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, tüm çalışanlara çalışmaları karşılığı hak edilen ücretlerinin banka kanalı ile ödendiğini, bilirkişi raporunun hatalı tespit ve hesaplamalar içerdiğini, davacıya yapılan tüm ödemelerin yazılı delil niteliğindeki ücret bordroları ve bu bordroları doğrular nitelikte banka kayıtları ile de sabit olduğunu, bu kapsamda davacının sabit ücretinin her nevi çalışmasını karşılayacak biçimde davacının sabit ücret ile çalıştığı dönem için her nevi hak ve alacağının ücretine dâhil biçimde kendisine ödendiğini, indirim uygulanmamasının hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyada mübrez Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtları, yurt dışı giriş çıkışa ilişkin kayıtlar, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre davacının davalı nezdindeki hizmet süresinin 2 yıl, 1 ay; giydirilmiş net ücretin 2.200,00 USD olduğu, davacıya atfedilen işyerine alkollü gelme hareketi için işveren tarafından davacıya 30.05.2016 tarihinde yazılı uyarı verildiği, bir eyleme iki ceza verilemeyeceği ilkesinden hareketle davacı için yazılı uyarı verilmesinden sonra aynı eylem için haklı fesih yaptırımının uygulanamayacağı, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulünün dosya kapsamına uygun olduğu, davacı tarafından ispatlanan fazla çalışma, hafta tatili çalışması ile … bayram ve genel tatillerde çalışmalarına ilişkin ücretlerinin ödendiği olgusu kendisine düşen davalının ödemeyi ispatlayamadığı, hükme esas alınan dosya kapsamına uygun bilirkişi ek raporunda hesaplamaların denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf başvuru dilekçesindeki sebepleri tekrar etmiş ve feshin müvekkili yönünden haklı nedene dayandığını savunarak ve resen gözetilecek diğer nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, … sözleşmesinin feshinin davalı işveren yönünden haklı nedene dayanıp dayanmadığı, davacının fazla çalışma, hafta tatili ve … bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı ve bu alacakların ispatı ve hesaplanması konularına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 24 ve 27 nci maddeleri, 4857 sayılı Kanun’un 17, 25, 32, 41, 44, 47, 59 ve 63 üncü maddeleri ile aynı Kanun’un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı … Kanunu’nun 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı tarafa yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.