Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


Avukatın tahsil ettiği parayı müvekkiline teslim etmemesinin avukat olmasından ziyade şahsına duyulan güven ve ahzu kabz yetkisinden kaynaklandığı, hizmet ilişkisi de gözetildiğinde ‘Zimmet’ suçu yerine “Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma”suçunu oluşturur

YARGITAY

5. CEZA DAİRESİ

Esas Numarası: 2021/14952

Karar Numarası: 2023/5637

Karar Tarihi: 02.05.2023

SAYISI : 2019/1882 Esas, 2019/2591 Karar

HÜKÜMLER :1)İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.05.2019 tarihli ve 2016/432 Esas, 2019/175 sayılı Kararı ile; eylemlerin zincirleme basit zimmet suçunu oluşturduğu kabulüyle bu suçtan mahkumiyet,

2)İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 18.12.2019 tarihli ve 2019/1882 Esas, 2019/2591 sayılı Kararı ile; istinaf başvurusunun esastan reddi.

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrasınca temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrasına istinaden temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. … Cumhuriyet Başsavcılığının, 09.09.2016 tarihli ve 2016/80470 Soruşturma, 2016/27389 Esas, 2016/3221 numaralı İddianamesiyle sanık hakkında zincirleme hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun (1136 sayılı Kanun) 59 uncu maddesi uyarınca son soruşturmanın açılması kararı verilmesi talep edilmiştir.

2. … 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2016/338 Esas, 2016/220 sayılı ve 21.11.2016 tarihli asıl, 30.12.2016 tarihli ek Kararları ile sanık hakkında zincirleme hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 155 inci maddesinin ikinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca yargılamasının yapılması ve delillerin takdiri için 1136 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesine göre son soruşturmanın İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinde açılıp yapılmasına karar verilmiştir.

3. İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin, 07.05.2019 tarihli ve 2016/432 Esas, 2019/175 sayılı Kararı ile sanık hakkında zincirleme basit zimmet suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 247 nci maddesinin birinci fıkrası ve 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 53 üncü maddesinin birinci ve beşinci fıkraları uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiştir.

4. Sanık … müdafiinin istinaf talebi üzerine duruşma açılmaksızın yapılan inceleme neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 18.12.2019 tarihli ve 2019/1882 Esas, 2019/2591 sayılı Kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

1.Katılan … vekilinin temyiz istemi, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş olduğu halde vekalet ücreti hükmedilmemesine münhasırdır.

2.Sanık müdafiinin temyizi, sanığın ilk derece mahkemelerinde birleştirme kararı verilmesi gereken benzer mahiyette dosyaları olduğuna, uzlaşma müessesesinin uygulanması gerektiğine ve usule dair eksikliklere ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Suç tarihinde İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapan sanığın, alacaklı katılan … vekili sıfatıyla, İstanbul 1. İş Mahkemesinin 2012/705 Esas, 2013/90 sayılı ve 2009/948 Esas, 2012/197 sayılı Kararlarına istinaden başlattığı icra takiplerinde, iki ayrı icra dosyasında 11.051,67 ve 31.802,20 Türk Lirası tahsil ettiği halde, müvekkili katılana vermeyerek uhdesinde tuttuğu iddiasıyla zincirleme hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kamu davası açılmış, Mahkemece sanığın eylemleri zincirleme basit zimmet kabul edilerek cezalandırılması yoluna gidilmiştir.

IV. GEREKÇE

Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 17.06.2021 tarihli ve 2021/5-43 Esas, 2021/287 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; sanık ile katılan arasındaki vekalet ilişkisinde kamu otoritesi ve kamu gücünün kullanılmadığı, söz konusu paraların teslim edilmesinin sanığın avukat olmasının doğal sonucu değil katılan tarafından şahsına duyulan güven ilişkisi nedeniyle verilen ahzu kabz yetkisi kapsamında gerçekleştirildiği ve buna bağlı olarak da aralarındaki ilişkinin hizmet ilişkisi kapsamında kaldığı gözetildiğinde, sanığın eyleminin sübutu halinde 5237 sayılı Kanun’un 155 inci maddesinin ikinci fıkrasında tanımı yapılan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı ve 24.10.2019 tarihinde 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26 ncı maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında yer alan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü de gözetilerek, 6763 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 254 üncü maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253 üncü maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hukuka aykırılık görülmüştür.

V. KARAR

Başkaca yönleri incelenmeyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin, 18.12.2019 tarihli ve 2019/1882 Esas, 2019/2591 sayılı Kararının, gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 307 nci maddesinin beşinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.05.2023 tarihinde karar verildi.