Haksızlık(lar) karşısında susmayın ve hukukî yollardan hak(lar)ınızı da arayın!


5271 SAYILI CEZA MUHAKEMESİ KANUNU KAPSAMINDA SANIĞIN KOLLUK İFADELERİNİN DURUŞMADA OKUNMASI, TARTIŞILMASI VE HÜKME ESAS ALINABİLMESİ İÇİN YA MÜDAFİ ÖNÜNDE ALINMIŞ OLMASI YA DA DURUŞMADA SANIĞIN BU İFADENİN DOĞRU OLDUĞUNU AÇIKLAMIŞ OLMASI GEREKİR

Ceza Genel Kurulu         2017/167 E.  ,  2020/51 K.

“İçtihat Metni”


Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 342-488


Nitelikli hırsızlık suçundan sanık … ..ın TCK’nın 142/2-d, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 11 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.12.2008 tarihli ve 789-799 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 09.04.2013 tarih ve 35558-10297 sayı ile;
“Sanığın aşamalarda suçlamayı kabul etmeyerek suça konu ziynet eşyasını kendisine katılan …’nun bozdurması için verdiğini, bunun üzerine anılan ziynet eşyasını bozdurarak parayı adı geçene teslim ettiğini savunması, katılan …’nun da kızının hesabına harçlık olarak her ay 400 TL para yatırdığını, eşinin emekli ikramiyesinin doğrudan kızının hesabına geçirildiğini, üç ayda bir 1700 TL civarında emekli parasının da kızının hesabına yatırıldığını iddia etmesi karşısında; katılan …’nun Ziraat Bankası ve Garanti Bankasındaki hesaplarının, sanığın katılanların evinde işe başladığı dönem ile yakalandığı dönem arasındaki dökümleri temin edilerek, suça konu eşyanın değeri de duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlendikten sonra, katılan …’nun annesinden kalan maaşı ile ikramiyesi ve babası tarafından hesabına aylık olarak yatırıldığı bildirilen 400 TL’lik bedel dışında, bu katılanın hesaplarında çalınan malların değeri ile uyumlu bir para girişi olup olmadığı varsa paranın yatırılış tarihlerinin savunmada öne sürülen tarihlerle uyumlu olup olmadığı, bilirkişiye tespit ettirildikten sonra kanıtların bir bütün hâlinde değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 14.04.2014 tarih ve 204-140 sayı ile; sanığın atılı suçtan beraatine karar verilmiş, bu hükmün de katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 26.04.2016 tarih ve 13198-7505 sayı ile;
“1- …Uyulan bozma doğrultusunda yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre; katılanın hesaplarında çalınan para ve ziynet eşyasının değeri ile uyumlu para girişi olmadığı ve kaynağı tespit edilemeyen farklı tarihlerde yatırılan paraların ise sanığın savunmasında belirttiği tarihlerle örtüşmediğinin tespit edilmesi karşısında; katılan …’na söz konusu kaynağı tespit edilemeyen para girişlerinin sorulmaması,
2- Kolluk fezlekesinde soruşturmada görevli hırsızlık bürosu görevlilerinin sanıkla görüşmelerinde; sanığın kızının maddi sıkıntısını gidermek için suça konu para ve ziynet eşyasını çaldığını beyan ederek, atılı suçu ikrar ettiğinin belirtilmesi karşısında; kolluk görevlilerinin ve sanığın kızının tanık sıfatıyla beyanlarının sorulup tespit edildikten sonra tüm deliller bir arada değerlendirilip hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 08.09.2016 tarih ve 342-488 sayı ile;
“…CMK’nın 217/1 maddesinde ‘Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.’ hükmüne yer verilmiştir.
CMK’nın 213. maddesine göre, duruşmada sanığın önceki ifadelerini içeren tutanakların okunabilmesi için, bu ifade kolluk ifadesi ise müdafi önünde alınmış olması gerekir. Bu hüküm aynı Yasa’nın 148/4. maddesi hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde; sanığın kolluk ifadelerinin duruşmada okunması, tartışılması ve hükme esas alınabilmesi için ya müdafi önünde alınmış olması ya da duruşmada sanığın bu ifadenin doğru olduğunu açıklamış olması gerekir.
Cumhuriyet savcılığı adına ve onun denetiminde soruşturma yapma yetkisi olan kolluğun, suç isnadı nedeniyle ulaştığı şüpheliye ilk olarak CMK’nın 147. maddesindeki yasal haklarını açıklaması bir zorunluluktur.
Kolluk, somut olarak şüphelinin olmadığı bir olay ile ilgili olarak istihbarat çalışması yapıp bilgi toplayabilir. Ancak somut şüphelinin varlığı durumunda yapması gereken suçlamayı anlatmak, yasal hakları hatırlatmak ve ifadesini almaktır. Bu aşamada görüşme yapmak şeklinde bir yetkileri bulunmamaktadır.
Sanık müdafisinin hazır olduğu kolluk ifadesinde ve sonraki aşamalardaki savunmalarında, ‘suçlamayı kabul etmeyerek, polislere altın ve dövizleri kasadan ben aldım demedim, …’in istemiyle altınları sattığım yeri söyledim.’ şeklinde ifade verdiğine göre;
CMK’nın 148/4 ve 213. maddeleri hükümleri göz önüne alındığında, müdafinin hazır olmadığı bir ortamda kolluk görevlilerine neler söylediği konusunda, bu kolluk görevlilerinin dinlenilmesi ve anlatımların karara dayanak alınması mümkün değildir. Bu, müdafi hazır olmadan alınan ve içeriği sanık tarafından kabul edilmeyen bir ifadeyi almış kolluk görevlilerini tanık olarak dinleyerek, kabule ilişkin anlatımın doğru olup olmadığını araştırmaktan da ileri bir sonuç doğurur ve CMK’nın 148/4 ve 213. maddelerinin hükümlerini dolanma sonucunu doğurur. Bu nedenle bozma ilamının 2 nolu bendi yasa hükümlerine uygun görülmemiştir.
1 nolu bozma açısından değerlendirme yapıldığında ise;
…Katılan …’na kızı … …’nun gelirleri ile ilgili 05.08.2008 tarihli oturumda soru yöneltilerek yanıtlar tutanağa geçirilmiş, katılan … ise 01.12.2008 tarihli oturumda gelirleri ile ilgili açıklama yapmış olduğu gibi bu konuda duruşma yargıcı ve sanık müdafisi tarafından hesap hareketleri ile ilgili yöneltilen soruları da yanıtlamıştır.
Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 09.04.2013 tarihli ve 35558-10297 sayılı, uyulan bozma kararı sonrasında alınan 27.02.2014 tarihli bilirkişi raporunda katılan …’e ait Garanti Bankası Toptancılar Sitesindeki ve Ziraat Bankası Karşıyaka Şubelerindeki hesaplar incelenmiş ve katılanın hesabına babası … tarafından yatırılan para ile annesinin ölümüyle aldığı yetim aylıkları dışında 17.03.2008 ile 20.06.2008 tarihleri arasında 1.770 TL, 02.07.2008 ile 11.07.2008 tarihleri arasında da 2.900 TL olmak üzere kaynağı belli olmayan 4.670 TL para girişi olduğu belirlenmiştir.
Yerleşmiş Yargıtay kararlarında belirtildiği gibi, ceza yargılamasında amaç her türlü kuşkudan uzak, maddi gerçeği araştırmak, saptamak ve buna göre sonuca varmaktır. Yargılamaya konu edilen fiilin sanık tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine ilişkin en ufak bir şüphenin söz konusu olması hâlinde mahkûmiyet kararı verilemez ve Anayasanın 38/4 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2 maddelerinde düzenlenen, evrensel bir nitelik taşıyan suçsuzluk (masumiyet) karinesi gözetilerek beraat kararı verilmesi gerekir.
Sanık tüm aşamalarda hırsızlık yapmadığını, katılan …’in paraya ihtiyacı olduğunu söyleyip 2-3 parça hâlinde kendisine mücevher vererek bozdurmasını istediğini, bunları bozdurarak …’e parasını verdiğini savunmuş,
Yukarıda da açıklandığı gibi katılan …’nun banka hesabına, katılanların ifade ettiklerinin dışında para girişleri olduğu bilirkişi raporuyla doğrulanmış olduğuna göre;
Olayın hemen sonrasında hesap hareketleriyle ilgili olarak dinlendiğinde para girişlerini, babasının verdiği aylık 400 TL ve annesinden aldığı yetim maaşı olarak açıklayan, başka bir geliri olduğuna ilişkin anlatımı da olmayan katılanın, 8 yıl sonra paraların kaynağı ile ilgili yeniden dinlenilmesi ve yapacağı açıklamaların, şüpheden sanığın yararlanacağına ilişkin kural göz önüne alındığında mahkûmiyet kararına dayanak alınması mümkün değildir.” şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.01.2017 tarihli ve 392880 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 13. Ceza Dairesince 27.02.2017 tarih ve 439-1788 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının tespiti bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan …’nun, ikametindeki çelik kasadan hırsızlık yapıldığı yönünde 27.06.2008 tarihinde müracaatta bulunması üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
Yakalama ve muhafaza altına alma tutanaklarına göre; gerekli inceleme ve tetkikler için ihbara konu eve gidilerek katılan … ile görüşüldüğünde, katılanın 25.06.2008 tarihinde çelik kasada bulunan para ve altınların olmadığını fark ettiğini, bir zorlama izi olmaması nedeniyle ev işlerinde yardımcı olan hizmetçileri …’den şüphelendiğini ancak ses çıkarmadığını, 27.06.2008 tarihinde sanığın temizlik amacıyla evlerine geldiğinde kendisine bu konuyu açtığını, parayı geri vermese bile müteveffa eşinden kalan ve manevi değeri yüksek olan altınları getirmesini istediğini, bunun üzerine sanığın hırsızlık olayını kendisinin yaptığını kabul ederek altınları bozdurduğunu, parayı da harcadığını söylediğini beyan etmesi üzerine huzurda bulunan sanıkla bu hususun görüşüldüğü, sanığın altınları sattığı yeri gösterebileceğini beyan ettiği, katılan … ve kızı olan … …’nun refakate alınarak sanığın yer göstermede bulunduğu Çiğli Kipa AVM içindeki Altınbaş Kuyumculuk isimli iş yerine gidildiği, iş yeri sorumlusu olan …’nun sanıktan bir miktar takı aldığını söyleyerek üç adet çeyrek altın, bir adet 14 ayar bilezik, bir adet beyaz altın pırlanta kolye, bir adet pırlanta kolye ucu ve bir adet altın kolyeyi kendi rızası ile görevlilere teslim ettiği bilgilerine yer verilerek ilgili tutanakların düzenlendiğini, sanığın her iki tutanağı da “Suçlamaları kabul etmeyerek imzalıyorum.” şerhi ile imzaladığı,
Teşhis ve teslim tutanağında; tanık … tarafından görevlilere teslim edilen bir kısım ziynet eşyasının teşhis üzerine katılanlara iade edildiğinin bildirildiği,
Kıymet takdiri tutanağında; tek taşlı 14 ayar pırlanta kolyenin 900 TL, 14 ayar bilekliğin 310 TL, 14 ayar kalpli pırlanta kolyenin 300 TL ve üç adet çeyrek altının 180 TL değerinde olduğunun belirtildiği,
28.06.2008 tarihli ev arama tutanağında; sanığın evinde yapılan arama sonucunda herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığının bildirildiği,
28.06.2008 tarihli kolluk fezlekesinde; katılanların beyanlarına yer verildikten sonra “Bahse konu yerde hırsızlık olayı olduğu ihbarını alan Hırsızlık Büro Amirliği görevlileri de olay yerine intikal ederek, şikâyetçi ile görüşmüşler, aynı yerde bulunan şüpheli … görevlilerimize hitaben de hırsızlık olayını kendisinin yaptığını, kızının maddi sıkıntısı olduğunu, bu nedenle intihara kalkıştığını, kızının maddi sıkıntısını gidermek için kasa içerisinden zaman zaman Amerikan Doları ve Euro cinsinden para ile altın takılar aldığını, takıları sattığı yeri gösterebileceğini söylediği…” şeklinde anlatımda bulunulduğu,
Suç yeri araştırma ve inceleme raporunda; duvara monteli hâldeki çelik kasada herhangi bir zorlama izi bulunmadığı, kasa ile kasa anahtarının saklandığı vazo üzerinden ele geçirilen parmak izlerinin katılanlara ait olduğunun belirtildiği,
Garanti Bankası tarafından gönderilen cevabi yazıda; katılan …’nun mevduat hesabında toplam 23.977 TL olduğunun bildirildiği,
27.02.2014 tarihli bilirkişi raporunda; katılan … adına Garanti Bankası Toptancılar Çarşısı Şubesi nezdinde vadeli ve vadesiz mevduat hesapları ile Ziraat Bankası Karşıyaka Şubesi nezdinde, Emekli Sandığı tarafından maaş ödemesi yapılan mevduat hesabı bulunduğu, Garanti Bankasına ait vadesiz mevduat hesabına katılan … tarafından 19.01.2008, 11.02.2008, 05.03.2008, 02.04.2008 ve 30.04.2008 tarihlerinde 400’er TL yatırıldığı, katılan … tarafından aynı banka nezdindeki vadeli mevduat hesabından 24.01.2008 tarihinde çekilen 500 TL’nin 400 TL’lik kısmının; 28.03.2008 tarihinde çekilen 1842 TL’nin 1592 TL’lik kısmının aynı tarihlerde vadesiz mevduat hesabına yatırıldığı, Ziraat Bankası hesabında bulunan ve Emekli Sandığı tarafından yatırılan maaş tutarlarından 08.02.2008 tarihinde çekilen 820 TL’nin 720 TL’lik kısmının; 08.05.2008 tarihinde çekilen 835 TL’nin 800 TL’lik kısmının; 07.07.2008 tarihinde çekilen 825 TL’nin 820 TL’lik kısmının Garanti Bankası vadeli mevduat hesabına aktarıldığı, katılan … adına açılı bulunan Garanti Bankası nezdindeki vadesiz mevduat hesabına 17.03.2008 tarihinde yatırılan 170 TL; 20.03.2008 tarihinde yatırılan 1100 TL; 20.06.2008 tarihinde yatırılan 500 TL; 02.07.2008 tarihinde yatırılan 250 TL; 05.07.2008 tarihinde yatırılan 1650 TL ile 11.07.2008 tarihinde yatırılan 1000 TL’ye ilişkin olarak herhangi bir tespit işlemi yapılamadığı, katılan …’in annesinden kalan ölüm aylığı hesabından üçer aylık dönemlerle yatan maaş tutarlarını Garanti Bankasındaki hesabına yatırdığı, ayrıca babasının da aylık olarak bu hesaba para gönderdiği şeklindeki beyanının yapılan tespitler ile uyumlu olduğu, bununla birlikte 20.06.2008 tarihinde hesabına yatırılan 500 TL’nin Ziraat Bankasından çektiği tutar olduğu şeklinde mahkemede verdiği ifadesinin yapılan tespitler ile örtüşmediği, katılanın vadeli mevduat hesabında toplamda 24.883.00 TL bakiye bulunduğunun belirtildiği,
Anlaşılmıştır.
Katılan … soruşturma aşamasında; evin yatak odasında duvara gömülü hâlde çelik kasalarının olduğunu, kasanın anahtarının da yine yatak odasındaki vazonun içinde bulunduğunu, kasada müteveffa eşinden kalan tek taş kolye, 4500 TL değerindeki pırlanta, 2500 TL değerindeki pırlanta bilezik, on beş tane büyük Cumhuriyet altını ile 2800 Amerikan Doları ve 2650 Euro olduğunu, kasayı son olarak iki ay önce kontrol ettiğinde olumsuz bir duruma rastlamadığını, 25.06.2008 tarihinde kızı …’in mezuniyet töreninde takmak amacıyla takı almak için kasayı açmak istediğinde anahtarı bulamadığını söyleyip bilgisi olup olmadığını sorduğunu, kendisinin de bilgisinin bulunmadığını söylemesi üzerine yedek anahtarla kasayı açtığında altınların ve paraların yerinde olmadığını haber verdiğini, kasayı kontrol ettiğinde paralar ve takıların tamamının çalınmış olduğunu, sadece bir bilezik ve bir kaç parça harf ve maşallah türünde altın kaldığını gördüğünü, evde ve kasada bir zorlama izi bulunmadığından hırsızlık olayını sanığın gerçekleştirmiş olduğunu anladığını ancak bir şey demediğini, kasanın anahtarının da kayıp olduğunu, 27.06.2008 tarihinde sabah saatlerinde eve temizliğe geldiğinde bu konuyu sanığa anlattığını, paradan vazgeçtiğini, ancak manevi değeri olan takıları geri vermesini istediğini söylediğinde sanığın, şeytana uyduğunu, paraları ve takıları kendisinin çaldığını, takıları bozdurarak paraya çevirdiğini, ihtiyacı olduğu için aldığını, borcunu çalışarak ödeyebileceğini söylediğini, bunun üzerine polisi aradığını, sanığın evinde sekiz aydır çalıştığını, haftada üç gün geldiğini, kendisi veya aileden biri olduğu sırada eve geldiğini, sanığa evin anahtarını vermediğini, gün içinde ev işlerini yapıp akşam saatlerinde yine kendileri de varken evden ayrıldığını, ancak bazen evde yalnız başına da çalışmakta olduğunu, bu süre içinde küçük bazı eşyanın kaybolduğunu fark ettiğini,
Mahkemede; önceki beyanlarını tekrar ettiğini, hırsızlık olayından bir ay kadar önce kızının İtalya’ya gittiğini, orada 11-12 gün kaldığını, her ay kızının hesabına harçlık olarak 400 TL yatırdığını, ayrıca müteveffa eşinin üç aylık emekli aylığının da kızının hesabına yattığını,
Katılan … soruşturma aşamasında; bahse konu evde babası olan katılan … ile birlikte ikamet ettiğini, babasının, annesinin vefatından sonra annesine ait olan pırlantaları ve tek taş yüzükleri çelik kasaya koyduğunu, kasanın anahtarını da yatak odasında bulunan vazonun içerisinde sakladığını, ifade tarihinden iki ay kadar önce babasının kasayı kontrol etmiş olduğunu, herhangi olumsuz bir durum olmadığını, mezuniyeti dolayısıyla 25.06.2008 tarihinde takı takmak amacıyla kasayı açmak istediğinde vazonun içerisindeki anahtarı bulamadığını, babasını arayıp sorduğunda bilgisinin olmadığını söylediğini, kendisinin yedek anahtar ile kasayı açtığında ziynet eşyasını göremediğini, yeniden babasını arayarak haber verdiğini, babasının da sanığın almış olabileceğini söylediğini, 27.06.2008 tarihinde sanığın çalışmak için evlerine geldiğini, babasının sanıkla konuştuğunu, babasından duyduğu kadarıyla sanığın önce hırsızlık olayını inkar ettiğini, daha sonra pişman olduğunu söylediğini, yanlarına gittiğinde sanığın boynu bükük bir hâlde “Yüzüne bakamıyorum.” dediğini, mezuniyet töreninde annesinden kalan takıları takacağını çevresine söylediğini, 25.06.2008 tarihinde sanığın kendiliğinden üç adet imitasyon takı getirerek “Bunları kızım yeni aldı. Mezuniyetinde bunları takmanı istiyorum.” dediğini,
Mahkemede önceki beyanlarına ilaveten; Garanti Bankasında bir mevduat hesabı olduğunu, babasının bu hesaba aylık 400 TL yatırdığını, müteveffa annesinden de üç aylık dönemler hâlinde Ziraat Bankasından yetim maaşı aldığını, zaman zaman bu hesaptan para çekip Garanti Bankasındaki hesabına para yatırmakta olduğunu, sanığın ileri sürdüğü hususların doğru olmadığını,
Tanık … aşamalarda; Çiğli Kipa AVM içinde bulunan Altınbaş Kuyumculuk isimli iş yerinde çalıştığını, 27.06.2008 tarihinde polis memurlarının iş yerine gelerek yanlarında bulunan sanığın altın bozdurup bozdurmadığını sorduklarını, sanığı görünce hatırladığını, ilk olarak olaydan bir ay kadar önce iş yerine gelerek bir adet pırlantalı kolye bozdurduğunu, bu olaydan on beş gün sonra tekrar geldiğini, bu kez altın bilezik getirdiğini, bir hafta sonra da altın kolye ve kolye ucu sattığını, sanığın getirdiği ziynet eşyasını kaça satın aldığını hatırlamadığını, ancak hepsini değerinde aldığını, sanıktan şüphelenmediğini, sanıktan satın aldığı ziynet eşyasını polis memurlarına teslim ettiğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık kollukta müdafi huzurunda dinlenmesinde; yaklaşık iki ay kadar önce katılan …’nun erkek arkadaşı ile birlikte İtalya’ya gidecek olduğunu, bir gün konuşurken “İtalya’ya gideceğim ama parasız gidiyorum. Babam hiç para vermedi. Canım sıkılıyor.” şeklinde konuştuğunu, kendisinin de “Baban seni parasız bırakmaz. Olmadı halandan, anneannenden iste.” dediğini, bunun üzerine katılan …’in, “Kimseden istemem, gizli gidiyorum. Babam önümüzdeki ayın parasını da verdi. Geldikten sonra iki ay aç dolaşacağım. Hatta babam kredi kartının ekstralarına bile bakmaya başladı. Benden şüpheleniyor.” şeklinde karşılık verdiğini, bu konuşmadan birkaç gün geçtikten sonra katılan …’in, bir adet yarım, bir adet küçük altını kendisine vererek bunları satmasını istediğini, kendisinin de bu altınları yer gösterme işleminde bulunduğu kuyumcuya götürerek sattığını, kaça sattığını hatırlamadığını, parasını da katılan …’e verdiğini, bu sırada katılan …’in “Aman Şeyda Abla, babam duymasın.” dediğini, daha sonra İtalya’ya gittiğini, katılan … yurt dışında iken eve çalışmaya gitmediğini, çünkü kızı evde olmadığı zaman katılan …’ın kendisini evde istemediğini, katılan …’in seyahatten dönüşünün ertesi günü çalışmaya gittiğini, …’in devamlı ağlamakta olduğunu, sorduğunda “Anlatamam, anlatılacak bir şey değil, bu evden ya babam gidecek ya da ben.” dediğini, Babalar Günü’nden üç-dört gün kadar önce “Şeyda Abla, tanıdık kuyumcu var mı? Buraları çok bilmiyorum. Şunları bozdurur musun?” diyerek kendisine bir adet bileklik, bir adet pırlanta kolye, üç adet küçük altın ve erkek arkadaşı Kamer isimli şahsa ait kolyeyi bir poşet içerisinde verdiğini, aklına bir kötülük gelmediği için altınları alarak aynı kuyumcuya götürdüğünü, karşılığında 550,00 TL aldığını, parayı …’e verdiğini, …’in de bu para içinden 50 TL’yi kendisine uzattığını, 2007 yılının Kasım ayında burada çalışmaya başladığını, pazartesi, çarşamba ve cuma olmak üzere haftada üç gün geldiğini, kasanın anahtarının yerini bilmediğini, kasayı hiç açmadığı gibi açıkken de içini görmediğini, içinde ne olduğunu bilmediğini, … tarafından verilenler haricinde altın görmediğini, eve gittiğinde her sabah evde birilerinin olduğunu, olay günü katılan …’ın kendisini balkona çağırarak “Bana anlatacağın bir şey var mı?” diye sorduğunu, kendisinin “Ne gibi” demesi üzerine “Bütün birikimlerimiz çelik kasadan çalınmış. Bizim kim olduğumuzu ve başına ne işler açılacağını bilmiyor musun da bu işi yaptın.” dediğini, kendisinin sadece “Ben bir şey yapmadım.” şeklinde karşılık verdiğini, “Bu eve senden başka giren yok. Her yerde parmak izin var, polise bildireceğim, sen yaptıysan aldıklarını getir. Davacı olmayacağım.” diyerek …’i yanlarına çağırdığını, …’in de “Sen yaptın, söyle, kabul et. Seni süründüreceğim.” diye bağırıp hakaret ettiğini, daha sonra eve polislerin geldiğini, polislerden birinin “Kabul edip aldıklarını ortaya çıkarırsan bir şey olmaz, bunları tanımıyor musun?” dediğini, ancak kendisinin çok korktuğunu, evde olduğu için bazı bilgileri anlatamadığını, evden çıktıktan sonra altınları sattığı kuyumcuyu gösterebileceğini söylediğini, bunun üzerine polisleri Çiğli Kipa AVM içerisinde bulunan Altınbaş Kuyumculuk isimli iş yerine götürdüğünü, kuyumcunun kendisinden satın aldığı altınları görevlilere teslim ettiğini, atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmediğini, …’in babasıyla sorunları olduğunu ve babasından korktuğu için altınları kendisine sattırarak parasını aldığını, bu evde haftada üç gün çalıştığını, her yerde parmak izinin olabileceğini, katılanın “Her yerde parmak izin çıkar. Seni polise bildireceğim.” demesi üzerine korktuğu için sessiz kaldığını, …’in doğruları babasına anlatmasını beklediğini, ancak anlatmadığını, kendisinin de gerçeği söyleyemediğini,
Savcılıkta, sorgu hâkimliğinde ve mahkemede müdafi huzurunda; katılanların beyanlarını kabul etmediğini, kasanın da anahtarın da yerini bilmediğini, bahse konu altınları kendisine katılan …’in getirdiğini, babasının evinde kaldığı için altınların ona ait olduğunu düşündüğünü, bu nedenle şüphe etmediğini, …’in kendisine bozdurması için hiç döviz vermediğini, katılanların kendisini çok sıkıştırdığını ancak katılan …’i korumak için bir şey demediğini, polislerin gelmesinden sonra …’i korumaktan vazgeçerek kuyumcunun yerini gösterdiğini, bu aşamada yine …’in adını vermediğini, bununla birlikte onların iddia ettiği gibi paraları ve altınları kasadan kendisinin aldığına dair herhangi bir şey de söylemediğini, aynı gün avukatının da gelmesiyle işin ciddiyetini fark ederek gerçekleri anlattığını,
Bozma ilamları sonrasında dinlenmesinde; önceki beyanlarını tekrar ettiğini, suçlamayı kabul etmediğini,
Savunmuştur.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılanlar … ile kızı olan … …’nun birlikte oturdukları ikametlerinin yatak odasındaki duvara monteli hâlde bulunan çelik kasanın, aynı odadaki vazo içinde saklanan anahtar ile herhangi bir zorlama izi olmaksızın açılarak 2800 Amerikan Doları ve 2650 Euro ile tek taş kolye, 4500 TL değerindeki pırlanta, 2500 TL değerindeki pırlanta bilezik, on beş tane büyük Cumhuriyet altınının katılanların evinde temizlik işleri yapan sanık tarafından çalındığının iddia edildiği olayda;
Katılan …’nun aşamalarda; kasayı en son olaydan iki ay kadar önce kontrol ettiğinde olumsuz bir duruma rastlamadığını, 25.06.2008 tarihinde kızının haber vermesi üzerine yeniden kasaya baktığında bir bilezik ve bir kaç parça harf ve maşallah türünde altın dışında döviz cinsinden paraların ve takıların tamamının çalınmış olduğunu fark ettiğini, evde ve kasada bir zorlama izi bulunmadığı için hırsızlık olayını sanığın gerçekleştirmiş olduğunu anladığını ancak o gün bir şey demediğini, kasanın anahtarının da kayıp olduğunu, 27.06.2008 tarihinde sabah saatlerinde eve temizliğe geldiğinde bu konuyu sanığa anlattığını, paradan vazgeçtiğini, ancak manevi değeri olan takıları geri vermesini istediğini söylediğinde sanığın şeytana uyduğunu, paraları ve takıları kendisinin çaldığını, takıları bozdurarak paraya çevirdiğini, ihtiyacı olduğu için aldığını, borcunu çalışarak ödeyebileceğini söylediğini; katılan …’nun aşamalarda, 25.06.2008 tarihinde mezuniyet töreninde takı takmak amacıyla kasayı açmak istediğinde vazonun içerisindeki anahtarı bulamadığını, babasını arayıp sorduğunda bilgisinin olmadığını söylediğini, kendisinin yedek anahtar ile kasayı açtığında ziynet eşyasını göremediğini, yeniden babasını arayarak haber verdiğini, babasının da sanığın almış olabileceğini söylediğini, 27.06.2008 tarihinde sanığın çalışmak için evlerine geldiğini, babasının sanıkla konuştuğunu, babasından duyduğu kadarıyla sanığın önce hırsızlık olayını inkar ettiğini, daha sonra pişman olduğunu söylediğini, yanlarına gittiğinde sanığın boynu bükük bir hâlde “Yüzüne bakamıyorum.” dediğini, mezuniyet töreninde annesinden kalan takıları takacağını çevresine söylediğini, 25.06.2008 tarihinde sanığın kendiliğinden üç adet imitasyon takı getirerek “Bunları kızım yeni aldı. Mezuniyetinde bunları takmanı istiyorum.” dediğini, Garanti Bankasında bir mevduat hesabı olduğunu, babasının bu hesaba aylık 400 TL yatırdığını, müteveffa annesinden de üç aylık dönemler hâlinde Ziraat Bankasından yetim maaşı aldığını, zaman zaman bu hesaptan para çekip Garanti Bankasındaki hesabına para yatırmakta olduğunu beyan ettikleri,
28.06.2008 tarihli kolluk fezlekesinde; bahse konu yerde hırsızlık olayı olduğu ihbarını alan Hırsızlık Büro Amirliği görevlilerinin de olay yerine intikal ederek sanıkla görüştüklerinde sanığın görevlilere hitaben hırsızlık olayını kendisinin yaptığını, kızının maddi sıkıntı içinde olduğunu, bu nedenle kasa içerisinden zaman zaman Amerikan Doları ve Euro cinsinden para ile altın takılar aldığını, takıları sattığı yeri gösterebileceğini söylediği şeklinde ifadelere yer verildiği,
Anlaşılmakla birlikte,
Sanığın tüm aşamalarda tutarlı ve değişmeyen savunmalarında atılı suçlamayı kabul etmediği, ifadesinin alındığı tarihten yaklaşık iki ay kadar önce katılan …’nun erkek arkadaşı ile birlikte İtalya’ya gidecek olduğunu, babasının yeterli para vermediğini, canının sıkkın olduğunu söylediğini, bu konuşmanın üzerinden birkaç gün geçtikten sonra bir adet yarım, bir adet de küçük altını kendisine vererek bunları satmasını istediğini, kendisinin de bu altınları yer gösterme işleminde bulunduğu kuyumcuya götürerek sattığını, kaça sattığını hatırlamadığını, parasını da katılan …’e verdiğini, Babalar Günü’nden üç-dört gün kadar önce de yine bir adet bileklik, bir adet pırlanta kolye, üç adet küçük altın ve erkek arkadaşı Kamer isimli şahsa ait kolyeyi bir poşet içerisinde kendisine verdiğini, aklına bir kötülük gelmediği için altınları alarak aynı kuyumcuya götürdüğünü, karşılığında 550,00 TL aldığını, parayı …’e verdiğini, …’in de bu para içinden 50 TL’yi kendisine uzattığını, katılan …’in babasıyla sorunları olduğunu ve babasından korktuğu için altınları kendisine sattırarak parasını aldığını, katılan …’nun “Her yerde parmak izin çıkar. Seni polise bildireceğim.” demesi üzerine korktuğu için sessiz kaldığını, katılan …’in doğruları babasına anlatmasını beklediğini, ancak anlatmadığını, kendisinin de gerçeği söyleyemediğini, bununla birlikte iddia edildiği gibi paraları ve altınları kasadan kendisinin aldığına dair herhangi bir şey de söylemediğini, aynı gün avukatının da gelmesiyle işin ciddiyetini fark ederek gerçekleri anlattığını savunması karşısında,
Her ne kadar fezleke yazısında Hırsızlık Büro Amirliği görevlilerinin bahse konu ikamette sanık ile yaptıkları şifahi görüşmede, sanığın hırsızlık olayını kendisinin yaptığını, kızının maddi sıkıntısı olduğunu, bu nedenle intihara kalkıştığını, kızının maddi sıkıntısını gidermek için kasa içerisinden zaman zaman Amerikan Doları ve Euro cinsinden para ile altın takılar aldığını, takıları sattığı yeri gösterebileceğini söylediği belirtilmiş ise de, bu anlatımların bir an için doğru olduğu kabul edilse dahi sanık tarafından doğrulanmayan ve müdafi huzurunda alınmayan bu beyanların mahkûmiyet hükmüne esas alınamayacağı, kaldı ki, sanığın yakalama ve muhafaza altına alma tutanaklarını “Suçlamayı kabul etmeyerek imzalıyorum.” şerhi ile imzaladığı,
Sanığın savunması doğrultusunda, katılan …’nun banka hesapları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde, katılanın Garanti Bankası ve Ziraat Bankasında mevduat hesaplarının bulunduğu, Garanti Bankası nezdinde bulunan hesabına babası olan katılan … tarafından her ay 400 TL yatırıldığı, Emekli Sandığınca üçer aylık dönemler hâlinde yaklaşık olarak 800 TL’nin de yetim aylığı adı altında katılanın Ziraat Bankası hesabına ödendiği, katılanın annesinden kalan ölüm aylığı hesabından üçer aylık dönemlerle yatan maaş tutarlarını Garanti Bankasındaki hesabına yatırdığı, ayrıca babasının da aylık olarak bu hesaba para gönderdiği şeklindeki beyanının hesap hareketleri ile uyumlu olduğu, bununla birlikte, katılanın Garanti Bankası nezdindeki hesabına 17.03.2008 tarihinde yatırdığı 170 TL; 20.03.2008 tarihinde yatırdığı 1100 TL; 20.06.2008 tarihinde yatırdığı 500 TL; 02.07.2008 tarihinde yatırdığı 250 TL; 05.07.2008 tarihinde yatırdığı 1650 TL ile 11.07.2008 tarihinde yatırdığı 1000 TL olmak üzere toplamda 4670 TL’ye ilişkin olarak herhangi bir tespit işlemi yapılamadığı, yine 20.06.2008 tarihinde hesabına yatırdığı 500 TL’nin, Ziraat Bankasından çektiği tutar olduğu şeklinde mahkemede verdiği ifadesinin de yapılan tespitler ile örtüşmediğinin bildirilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde,
Yargılama aşamasında, sanığın savunması doğrultusunda dosya içine getirtilen banka kayıtları okunarak kendisine sorulduğunda, babasının her ay yatırdığı 400 TL ve annesinden kalan yetim aylığı dışında başka bir gelir kaynağı belirtmeyen katılanın, bilirkişi raporu uyarınca kaynağı tespit edilemeyen paralar konusunda yeniden dinlenilmesi sonucu alınacak beyanının, sanığın atılı suçu işleyip işlemediğine dair delil teşkil etmeyeceği; olay yerinde inceleme yapan kolluk görevlilerince sözlü görüşme sırasında sanığın suçlamaları kabul ettiğine ilişkin fezlekede yer alan ancak müdafi hazır olmadan alınan ve içeriği sanık tarafından kabul edilmeyen anlatımların mahkûmiyet hükmüne dayanak oluşturmayacağı, bu nedenle bu hususta kolluk görevlilerinin ve annesi olan sanık aleyhine beyanda bulunmaya zorlanamayacak olan sanığın kızının tanık sıfatıyla dinlenmelerinin sonuca etkili olmayacağı cihetle, sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının tespiti bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Özel Dairenin eksik araştırma bulunduğu yönündeki bozma nedenlerine karşı Yerel Mahkemenin gösterdiği direnme gerekçelerinin isabetli olduğuna, dosyanın, mevcut deliller çerçevesinde suçun sabit olup olmadığına dair temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; “Özel Dairenin (1) numaralı bozma ilamında yer alan, katılan …’na bilirkişi raporunda belirtilen kaynağı tespit edilemeyen para girişlerinin sorulması bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak karar verildiği,” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.09.2016 tarihli ve 342-488 sayılı suçun sabit olup olmadığının tespiti bakımından eksik araştırma bulunmadığına ilişkin gösterdiği direnme gerekçelerinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, mevcut deliller çerçevesinde temyiz incelemesi yapılması için Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 04.02.2020 tarihinde yapılan müzakerede, kolluk görevlilerinin ve sanığın kızının tanık sıfatıyla dinlenmelerinin gerekip gerekmediğine yönelik uyuşmazlık bakımından oy birliğiyle; katılanın yeniden dinlenmesinin gerekip gerekmediğine yönelik uyuşmazlık bakımından ise oy çokluğuyla karar verildi.